Yeni erkekliğin sefaleti!

Filmlere, dizilere, reklamlara bir bakın...
Onlara göre sadece iki tip erkek var.
Korkutan güçlü erkek ile korkutulan güçsüz erkek.
Siz bu farkı dayılanan ile dayılanılan erkek diye de "okuyabilir"siniz.
Yani bir tarafta tehdit edenler var, diğer tarafta belli belirsiz biçimde de olsa sürekli tehdit edilenler var.
Tablonun özü bu!
Griler yavaş yavaş yok oluyor, farklı renkler ve özellikler siliniyor.
Kendi halinde sevimli bir delikanlının güce, şiddete önem vermeyişi gofret reklamlarında bile acınası biçimde gülünçleştiriliyorsa...
Ticari araç reklamı yapmak için mahalle kabadayısı rolüne bürünmüş magandalar şirin gösteriliyorsa...
Gerisini siz düşünün artık!

Bu toplumda kadın olmak bıçak sırtında yürümek gibi! Çok zor iş!
Fakat unutmamalı ki...
Popüler kültürün giderek keskinleşen bu kategorik ayrımı erkekleri de köşeye sıkıştırıyor.
Geçenlerde bir akşam 20'li yaşlardaki eğitimli genç erkeklerin çoğunlukta olduğu bir müzikholdeydim.
Etrafa dayı dayı bakan; yok yere hır çıkarmaya çalışanlar ne çoktu!
Diğerleri, yani "uslu çocuklar" da sanki ortalıkta görünmeyen ama varlığını hissettiren bir kabadayının koruması altında eğleniyormuş gibi hafifçe eziktiler.
Anne babalar eğitimin bu sorunları halledeceğine safça inanadursunlar! Gerçek çok farklı!
Erkekliğin şanı şerefi bu kadar sefil bir güç gösterisi ve böylesine zalim bir tehdit kapasitesi olarak algılanıyor olduktan sonra...
Eğitimmiş, kültürmüş ne işe yarar! "Maço toplumuz" diye diye bu noktaya geldik, tamam da...
O güzelim "kahramanlık" duygusunu ve daha çocukken içimizi ısıtmaya başlayan serüven ateşini söndürüp...
Onların yerine mahalle zorbalığını ve sürü şiddetini koyan bir erkeklik kültürü maço dahi sayılamayacak kadar pespayedir!
Şimdi tam bu satırları yazarken öğrendim.
Bir takımın elli kişilik taraftar grubu Taksim'de önlerinde yürümekte olan iki gence saldırmış!
Vahşice vurmuşlar, vurmuşlar. Herkes seyretmiş!
En sonunda bir dükkândaki kadınlar iki delikanlıyı hızla içeri çekip kepenkleri indirterek hayatlarını kurtarmış!
Kıssadan hisse mi? "Kıssa"ları hayatımızdan çıkartalı; bize erdemli ve adaletli davranmayı öğütleyen büyüklerimizi kaybedeli o kadar zaman geçti ki!
Sorunun kaynağı biraz da orada!