HAŞMET BABAOĞLU

Nineme göre insanlar arasındaki ayrılık...

Bu yaşa geldim, ezberledim artık.
Türkiye ne zaman insan hakları, demokrasi ve özgürlük alanında cesur adımlar atmaya başlasa...
Birileri de hiç vakit geçirmeden "sıradan faşizm"i uykusundan uyandırır.
Derhal "nefret söylemi"ne gaz verilir...
Pek masum bir dille korkular, kuşkular kaşınır.
Ayrılıkların altı çizilir.
Eski toplumsal yaftalar zaten yetmezmiş; başımıza türlü çeşitli dert açmazmış gibi...
Yeni yaftalar üretilir. (Mesela "Beyaz Türk, Siyah Türk" ayrımlarının saçmalık noktasına taşınması; yetmeyip bir de "Beyaz Kürt"lerin yaratılması az buz hinlik değildir!)

***
Tamam!.. İnsan zihni genellemeler kadar ayrım çizgileri çekmeyi de sever. Eşyayı ve insanı anlamanın başka yolu yoktur.
Fakat kritik mesele şudur...
Farklarımız zihinsel, siyasal ve toplumsal zenginliğimizin bir parçası mı olacaklar?
Yoksa gündelik hayat faşizminin büyüyüp serpilmesine ve sonunda siyasal iktidarı ele geçirmesine mi yol açacaklar?
Bakın!
Öyle uzun boylu siyasal-sosyal teorilerden veya evrensel hukukla nefret kültürü arasındaki uçurumdan falan söz etmek istemiyorum bugün.
Entelektüel bir akıl yürütmeye de hiç niyetim yok şu an!
Daha "yalın" ve "öz"sel bir gerçeği vurgulamak için ninemden söz edeceğim size...
***
İlkokuldayken...
Yarıyıl tatillerini ninemin yanında geçirmek büyük keyifti benim için.
Ninem İstanbul'un işgal yıllarına dair kendisinin gençlik anılarıyla insanlığın kadim masallarını birbirine karıştırır, ortaya eşsiz hikâyeler çıkartır, saatler boyu anlatırdı.
Pendik sırtlarında karargâh kurmuş Britanya Ordusu'na bağlı Hintli askerlerle yedi cüceler birbirine karışır; Pera'da yaşayan bir Beyaz Rus genç kız kötü kalpli cadının kurbanı oluverirdi.
Hangi çocuk sevmez böylesi hikâyeleri!
Ama her seferinde şöyle uyarırdı rahmetli:
"Sen sen ol, insanları ayrı tutacaksan eğer, iyiyle kötüyü; hayırlıyla hayırsızı ayır birbirinden! İyinin de, kötünün de Türk'ü, Kürt'ü, Arnavut'u yoktur evladım! Hele hele kılığa kıyafete hiç bakma; şeytan boynuz takmaz bilesin! Bölük bölük ayrılmışız, birliğin hikmetini bilelim diye..."
***
Önüne geleni yaftalayanları; "kendinden" olmayanı aşağılayanları...
"Öteki"ne komşu olmaktan öcü gibi kaçanları; "bizler, onlar" diye ayırmadan en ufak fikrini bile dile getiremeyenleri...
Gördükçe...
Rahmetli ninemin o sözleri gelir aklıma!
Bilmem, derdimi anlatabildim mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.