HAŞMET BABAOĞLU

Aman sakın! Kendimizle barışmayalım!

"Artık kendimle barışmaya karar verdim" diyor.
Yüzüne bakıyorum... İç huzuruyla kıyısından köşesinden de olsa tanışmış ve ferahlamış olmanın izlerini arıyorum. Yok!
Barış yapan biri sevinir. Oysa üzgün.
Belli ki, hayat karşısında yenik düşmüş ama kuyruğu dik tutmak istiyor.
Bunun adını da "kendimle barışmak" koymuş!

***

"Ben kendisiyle barışık biriyim" diyor. Bunu söylerken nasıl övünüyor!
Yüzüne bakıyorum.
Hırs çizgileriyle dolu!
Biraz daha konuşunca anlıyorum ki, nefret ve öfkeyle dolu. Yerli yersiz herkesi, her şeyi aşağılıyor. "Kendi" denen şeyin ne olduğunu bildiğinden emin değilim. Ama belli ki, başkalarını her gün kılıçtan geçiriyor.
Ve iki cephede birden savaşmamak için vicdanını susturmuş.
Bunu da hiç sıkılmadan "kendisiyle barışmak" olarak açıklıyor.
***

Bir de Brezilyalı bir hekim ve motivasyon uzmanı var.
Adı Drauzio Varella'ymış.
Şu sözleri pek beğenilmiş olacak ki, son zamanlarda Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarında dolaştırılıyor: "Kendimizle barışık olmalıyız. Bu sağlıklı yaşamın anahtarıdır.Bunu kabul etmeyenler kıskanç, aşırı rekabetçi ve taklitçi olurlar."
İyi, güzel de...
Sürekli haset duygusunu ve rekabeti kışkırtan bir çevrede nasıl olacak bu?
Önce modern "yaşam tarzı" ve "başarı" anlayışıyla sıkı bir kavgaya girişmek gerekmiyor mu?
Manevi olgunluk arayışına girmeden (ki o da nasıl çalkantılıdır) "kendimizi" anlayıp barışmanın imkânı var mı?
***

Kendisiyle barışık olmayı...
"Bu göbek bana yakışıyor" veya "mesleğimden, işimden gücümden memnunum" diye anlayanlara sözüm yok elbette. Aynen devam!
Ama bu deyimde "derinlik" arayanlara, bir durun yahu, demek istiyorum.
Hatalarımızdan hiç pişmanlık duymamanın adıysa kendimizle barışık olmak, unutalım gitsin öyle barışı!
Hem hiç uğraştık mı kendimizle?
Barışmaya değer ne yanlarımız var diye cesaretle sorguladık mı kendimizi?
Belki dünyayla barışıncaya kadar kendimizle küs kalmak daha iyidir.
***

Diyeceğim o ki...
Biraz daha az güzel laf, daha çok güzel eyleme ihtiyacımız var.
Yani...
İçimizdeki hileciyi, hurdacıyı, yalancıyı, yavşağı kovuncaya dek...
Barışmak yok!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.