HAŞMET BABAOĞLU

Hangi söz bitti, hangisi başlamalı!

Acı bütün ağırlığıyla üzerimize çöktüğünde "yeter" diyoruz; "artık sözün bittiği yerdeyiz!"
Derin öfke ve çaresizliğin medyadaki "son sözü" bu oldu!
Ama düşünün şöyle bir...
Yıllardır ne çok söyledik, manşet yaptık, tekrarladık bu lafı ve sonunda naylonlaştı!
İçindeki "kırgınlık" duygusunu bile aktaramaz oldu.
En kötüsü de yavaş yavaş militarist bir mesaja dönüştü.
Oysa...
En korkunç savaşlar bile eninde sonunda biter. En keskin düşmanlıklar bile çözülür, öfkeler diner.
Ama söz bitmez.
Sonunda oturup konuşmamız gerekir.

Yani kırık dökük de olsa, bazen boğazımızda tıkanıp kalsa da söze muhtacız. Söz biterse, insanlık biter!
***
Doğru!
Vurulup düşen delikanlılar için bizim sözümüzün bir anlamı kalmadı artık!
Dün Kanat'ın (Atkaya) yazdığı gibi...
"Gözyaşlarının damlayamayacağı bir yerde...
Ajans görüntülerinin izlenemeyeceği bir yerde...
Kürsü konuşmalarının, meydan nutuklarının, toplantı çıkışı yapılacak açıklamaların ve elbette lanetleme/ kınama mesajlarının zerre miskal taşımadığı bir yerde...
24 genç beden yatıyordu."
Onlar sözümüzün bittiği yerdeler.
Onların geride kalan sevenleri için de teselli sözlerimiz ne kadar an lamlıdır, tartışılır!
***
Ama bu ülke...
Ve siyaset kurumu bilmeli ki...
Konuşmadan olmaz!
Ama hangi sözün bitmesi, hangisinin tam da şimdi başlaması gerektiğini iyi bilmek zorundayız.
Mesela arkasına savaş ve şiddetin saklandığı "barış" kavramına ihtiyacımız yok!
Savaş baronlarına teslim olmuş partiler ve savaşa bağımlı örgütler bizi klişe sloganlar ve parlak ifadelerle daha fazla kandıramazlar.
Köhnemiş barış sloganlarına değil, gerçekten barış siyasetinin yolunu açacak sözlere ihtiyacımız var.
BDP bunu beceremeyecekse Kürt halkının önünden çekilmelidir.
Daha fazla inkâr edemeyeceğimiz bir gerçek de şu...
Yaşadıklarımız semptomları bakımından elbette terördür ama dinamikleriyle ve son Çukurca saldırısında gördüğümüz haliyle basbayağı savaştır!
Terörle yoğunluğu artarak veya azalarak da olsa, sürekli mücadele edersin fakat savaşların kazananı yoktur, barışı vardır.
Öyle ya da böyle "barışın dili"ne hazırlanmak zorundayız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.