Pazar notları: Bekliyoruz!
Sevdiklerimizi başkalarından gelecek tehlikelere karşı korumaya özen gösteririz. Keşke gerektiğinde onları kendimizden de korumamız gerektiğini kabul edebilsek! Çünkü en coşkulu aşk vaatlerinin içinde bile soğuk ve yıkıcı bir "yabancı" gizlenir.
Sevgi dedikleri bu mu? Bakınca, hayata tutunamayan ve bundan umudunu kesen insanların birbirlerine tutunmaya çalışmalarını görüyorum. Umutsuz fakat pişkin bir mızmızlık sanki! Hayır! Sevgi bu olamaz!
Sevgi dedikleri bu mu? Toplumca kabul görmüş şehvet ve şefkat alışverişi... Hayır! Sevgi bu olamaz!
Ummak, hayal etmek, âşık olmak, özlemek... En hakiki yanlarımızı temsil eden bütün bu hallere biraz daha derinden bakın! O zaman ürpererek göreceksiniz ki, hepsi "Büyük Bekleyiş"in parçaları ya da kopyalarıdır! Onca faaliyet, onca mecburiyet yanıltıcıdır. Aslında her an bekleriz; ölümü değil, hayır! Doğumun bizi kopardığı esas parçamıza geri dönüşü bekleriz; yeniden buluşmayı bekleriz.
Bakıyorum da, hayattan kendi mutsuz çocukluklarının intikamını çocuklarının almasını isteyen ve onları bu hedefe göre yetiştiren anne babalar ne çok! Günah bu çocuklara! Çünkü tam da bu yüzden onlar da mutsuzlar!
Yüksek sesli kahkahalar çoğu zaman alçak sesli acıların maskesidirler.
***
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.