HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Sus ki anlaşalım!

Aramıza her seferinde "iletişim" giriyor; o yüzden anlamıyor, anlaşamıyoruz!

***

Anlaşamayan çiftlerin; uyumsuz çalışma arkadaşlıklarının çaresi olarak uzmanlar"iletişim kopukluğunun giderilmesi"ni gösteriyorlar. Oysa bakıyorum da, sözleri, gözleri ve eylemleriyle ne çok şey iletiyorlar! Kırgınlıklar, güceniklikler, horlamalar, laf geçirmeler... Ve en beteri de, karşılıklı kurgulanmış kayıtsızlık gösterisi! Tamir edilmesi gereken "iletişim kopukluğu" değil, "kopukluk!"
***

Hiç kopmaz iletişim! Kopup giden birbirimizi anlamaya niyetimizdir!
***

Birini anlamak mı istiyorsun? Niyetin buysa gerçekten, durup bakman bile yeter çoğu zaman. Hatta içinden konuşmak da yardımcı olur. Ama karşılıklı konuşmak garip bir şeydir. Hiç söze dökülmese apaçık kalacak şeyleri bulandırmak ve anlaşılmaz kılmaktan öteye gitmez bazen!
***

Sevmek, iletişim kurmaktan geçer. Aşk, birdenbire iletken bir maddeye dönüşüvermekten...
***

Traş sırasında berberim Hakan birden "beni hep aldatıyorlar be ağabey" diyor. "Eh bu iyi bir şey!" deyince ben, Hakan'ın yüzündeki dalgacı gülümseme kayboluyor. Şaşkınlıkla bakıyor bana. "Günümüzde hayat genellikle ya aldatan ya da aldanan olma hakkı tanıyor bize! Sen hangisini tercih edersin?" Susuyor. "Aldatan olmaktansa, aldanan olmalı!" diyorum; "çünkü soylu ve temiz bir haldir!"
***

Sözün en kötü, en yaralayıcı hali nedir, diye sorsalar birçoklarımızın aklına "ağza alınmayacak hakaretler ve küfürler" cevabı gelir. Oysa bunlar olsa olsa çirkindir! Başımızı istersek öte yana çevirebileceğimiz, aldırmazdan gelebileceğimiz çirkinlikler... Kötü söz ise bambaşkadır. Kötü göz (nazar) gibi çoğu kez aldatıcı iyiliklerle bezeli iftiralardır, doğru süsü verilmiş yalanlardır. Damardan üzerler, en derinden. Öfkelenecek gücünüz bile kalmaz.
***

Biz çok küçükken annem bizi sık sık Bursa Emir Sultan Mezarlığı'na götürürmüş. Ablam bir gün "Anne neden hep buraya geliyoruz" diye sormuş. Annem cevaplamış: "Ölüler konuşmadıkları için insanları üzmezler."

***
Stanislav Lem demiş ki; "susmanın konuları tükenmez."
***

"Kimseyi sevemiyorum artık" dedi. Şaşırmadım. Korkuyordu çünkü. Güvendiği dağlara kar yağmasından, kalbinin kapısını açtığı anda derhal bir hırsızın içeri girmesinden korkuyordu. Sevginin en büyük düşmanı, korku!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.