HAŞMET BABAOĞLU

Yaşım ilerliyor ama ya yaşadığım ülke?

Başlıktaki soruyu okuyunca...
Sen de mi, diyenler olacak, biliyorum.
Onca yıl beklediğin demokratik gelişmeler gerçekleşti; bürokratik oligarşinin vesayeti çok ciddi biçimde geriletildi, diyecekler.
Resmi ideolojinin baskıcı yüzü ortalardan çekildi, diyecekler.
Okurlarıma ara ara hatırlattığım gibi mafyaya haraç vermeden bir tuhafiye dükkânı bile açılamayan, derin devletten icazet almadan siyaset yapılamayan 90'lı yılların korkunçluğunu bir de bana hatırlatıp kıyaslama yapmamı isteyenler de çıkacaktır.
Tamam! Doğru!
Ama ben de diyeceğim ki...
Bir kere de düz devletle sıradan vatandaşın karşı karşıya geldiği durumlara da bakalım!
Ya da işler kötüye gittiğinde seçilmişlerin de tıpkı atanmışlar gibi asla sorumluluğu üstlerine almayışlarından söz edelim...
İlerleme varsa eğer, iki adım ileri, bir adım geri.

***

Yedi polis bir vatandaşı karısı ve çocuklarının önünde öldüresiye dövdüler.
Yani hâlâ üniformalı bürokratın kafasını veya moralini bozmaya görsün bir vatandaş, meydan dayağı atılıyor.
Tabii eskiden böyle görüntüler kayıt edilmez, görgü tanıkları bir anda buharlaşır, yöneticilerin ve savcıların eli pek rahatlardı.
E ne diyeceğiz şimdi?
Bu memleketin ilerlemesi, olumlu yönde değişmesi midir, yoksa gözünü sevdiğim global teknolojinin hayrı mı?
***

Kaç yıl geçti Hrant Dink cinayetinin üzerinden?
Tam beş yıl.
Ne oldu peki? Onca belge ve bilgiye rağmen yargı süreci sonunda cinayetin ardında bir örgüt bulunamadı.
Bu iş benim çocukluğumda da böyleydi, gençliğimde de böyleydi.
Ömrüm yarım asrı geçti, hâlâ aynı.
Peki orada burada pankart açan çocuklar yakalanınca ne oluyor?
Hiç sektirmeden arkalarında bir örgüt bulunuyor ve gencecik inanlar protesto gösterisinden değil, örgüt üyeliğinden onlarca yıla mahkûm oluyor. Var mı bir ilerleme? İnsandan yana bir gelişme?
Gençliğimde nasılsa bu işler, şimdi de öyle işte!
***

Hapishaneler kaynıyor.
İnsanlar ölüyor. Tecavüzler, istismarlar birbirini takip ediyor.
En yukarıdan en aşağıya bütün sorumlular, istifa falan düşünmeden aynı klişe lafları tekrarlıyor.
Var mı olumlu yönde bir gelişme, farklı ve iç açıcı bir davranış?
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin!
Ama tutuklu ve hükümlülerin sayısı sürekli artıyor...
Şimdi gelin de kızın bana ve "umutsuz olma, umutsuzluğa yol açma" deyin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.