HAŞMET BABAOĞLU

Ülkenin rejimi ile "hayatın rejimi" birbirinden ayrılamaz!

Bir gazetede yazıyorsanız...
Ve güncel politikadan veya sıcak haberlerden uzak konularda fikir yürütüyorsanız...
Zihniniz bazen sizi güncellikle ilgisi olmayan insana dair derin ve tartışmalı noktaları kurcalamaya itiyorsa...
Birileri hemen parmağını kaldırıp "bırak bu çiçek böcek konularını, memleketin dertlerine sahip çık" diye sizi uyarır.
Bu tiplerin bildiğiniz gibi yazmayı sürdürmeniz için mail, mesaj, telefon yoluyla sizi eleştirmelerine alışmanız gerekir.
Kimi zaman içinizde yanlış yaptığınıza dair ciddi bir his serpilip büyür ki, baş etmesi zordur.
Gönderdikleri mail'lerdeki eleştirileri okusanız...
Sanırsınız ki, bu arkadaşlar hiç aşk acısıyla kıvranmamışlar; hiç konsere, sergiye, filme gitme hevesine kapılmamışlar!
Sanki akşamları ekran karşısına geçince sadece politika haberlerini ve belgeselleri izliyorlar ve ardından kafalarını yastığa koydukları gibi hiç "nereden gelip nereye gittiklerini" düşünmeden uykuya dalıyorlar!

***
Oysa ah! Bir bilseler ki...
Ülkelerin politik rejimiyle o ülkedeki "gündelik hayatın rejimi" birbiriyle doğrudan bağlantılıdır.
Bir bilseler ki, duyguların politikasıyla partilerin politikası nasıl benzer birbirine!
Söyleyin bana...
Küçük dünyalarını nefret, yenilgi ve endişe duygularıyla tarif eden insanların ülkesinde politikanın temel olarak "iç ve dış düşmanlar" analizine ve gelecekten korkuya yaslanmasına şaşılır mı hiç!
Özgürlüğü "ipini koparmak" sanan, aşkı sadece acısıyla tanıyan, kendi ezikliklerinin rövanşını çocukları alsın diye onları yarış atına çeviren insanların ülkesinde demokrasi kurumsallaşabilir mi?
Otoriter kişilik yapısına sahip insanların çoğunlukta olduğu bir yerde insan haklarına ve özgür düşünceye saygılı bir politika sağlam durabilir mi?
İşte bu yüzden...
Gazetelerde yazıp çizenlerin çoğunun güncel politik aktörleri falan bir yana bırakıp daha derin sosyolojik sorgulamalara yönelmesinde tuhaflık yoktur.
Bir de ara sıra bu patırtıdan kaçıp çiçeklere, böceklere, âşıklara, şarkılara, türkülere sığınmak var ki, hepimize iyi gelmiyor mu, doğruyu söyleyin!
***
Güncel politika yorumculuğu
elzemdir elbette. Onsuz olmaz!
Hele doğrudan haberciliğe dayanıyorsa, "vatana millete çok yararlı"dır!
Ama şunu da not etmekten kaçınamayacağım: Bizim medyadaki politika yorumlarının çoğu anlamaya değil, açıklanmaya kalkışılmasa gayet rahat anlaşılacak şeyleri bulandırmaya yarıyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.