HAŞMET BABAOĞLU

Birbirimizin sevinçlerini unutunca...

Gündelik koşturmaca içinde hızla değişiyoruz.
Büyükanne ve babalarımıza benzeyen yanlarımızı bir yana bırakın, on yıl önceki duygu ve davranışlarımız bile tarihe karışmaya başladı.
Kendi yaşantıma da bakarak söylemek zorundayım: Koyu bir sarhoşluk bu; baş dönmesi!
İş güç, küçük dertler, büyük hevesler arasında koştururken zihnimiz öyle bulanıyor ki, birbirimizi unutuyoruz.
Çekirdek aile, çekirdek birey...
Meyve kurumuş gitmiş belli ki!

En sevdiklerimiz bile, onlardan aldığımız bir şey kalmadıysa, yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor, "yok"laşıyorlar!
Almaya bayılıyoruz da, vermeye (o hakiki sevinç ve mutluluk kaynağına) ne kafa, ne vakit, ne hal kalıyor.


***
Ercan Kesal'ın yazılarını okuyor musunuz?
Bir süredir Radikal'de yazıyor.
Büyük anlamlar taşıyan küçücük gerçek hayat hikâyeleri anlatıyor. Bazıları jilet gibi incecikten kesen, pek tanıdık ama tanımazdan geldiğimiz hikâyeler...
Geçen gün güveçlere, kuş gönü pastırmalara düşkün kasap dedesini anlatıyordu. Torunuyla yolda karşılaşınca bile hemen cebinden mendilini çıkartıp içinde sakladığı etli ekmeği onun ağzına sokuşturan dedesini...
Onu her görüşünde "aç mısın guzum?" deyişini ve "evet!" cevabının onu sevindirişini...
Annesini anlatıyordu. Ne zaman özel ve lezzetli bir yemek sofraya getirilse, "aman bundan bir dilim Fethiye halanıza götürün" veya "bitirmeyin bakayım, dayınıza da kalsın" diyen annesini...
İçe işleyen bir yazıydı.
***
Bizi mutlu eden şeyleri başkalarına da vermenin mutluluğunu unutalı çok oldu!
Hep hatıralarımızda var o insanlar. Bugünümüzde yok denecek kadar azlar.
Mutluluğu artık bir başarı hikâyesi sanıyoruz. Çok aptalca ama böyle!
Sevdiklerimizin neleri sevdiğini de unutmaya başladık. Hatırlamaya çalışmak da nafile. Komik kaçıyor.
Tadını sevdiğimiz lokmalar başkalarını hiç düşünmeden geçiyor boğazımızdan. Nasıl geçiyor! Hayret bile etmiyoruz.
Şimdi gayet güncel, sosyal ve politik bir soru soracağım:
En yakınlarıyla ilişkisini bile "alma"ya endeksleyenler uzaktakilere sevinç verebilir mi?
Geriye hep acı kalıyor, ne yazık ki! Bütün verdiğimiz acı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.