HAŞMET BABAOĞLU

Bir "çarkı ve yargısı" olan, tarih değildir!

Televizyonda bir Çanakkale Savaşı ve Sonrası sohbeti...
Sunucu soruyor: Koskoca bir imparatorluğun yıkılışı önlenemez miydi?
Tarih profesörü kinayeli bir gülümsemeyle "tarihin bir çarkı var" diyor; "imparatorluklar daha fazla yaşayamazlardı; nitekim savaştan sonra üç imparatorluk çökmüştür!"
Sunucu ikna olmuyor belli ama işittiği sözler öylesine doğru bellenip ezberlenmiş kanaatler ki, üzerinde durmuyor.
Lafı değiştirip "savaştan sonra da hızla otoriter, faşist rejimler yükseldi" deyince...
Tarih profesörümüz lafın üzerine atlıyor; çünkü belli mi olur, konu Avrupa'da kalmaz, Kemalizm'e falan gelir, ne olur olmaz!
Hemen cevabını yapıştırıyor: "E, tarihsel gerçekler bunu getirdi; yeni doğan ulus devletler varlıklarını korumak için otoriterleştiler."
Profesörümüz bunları söylerken o kadar rahat ki, biraz gayret etse Hitler'i bile tarih adına aklayacağının farkında değil!

***
Bilimsellik kisvesine bürünen "tarihi mutlaklaştırma" ve hatta "tarihe tapınma" yaklaşımı çok yaygın.
Marksist paradigmanın soğuk tarihselciliğini biliyorduk ama popüler medyayı hâkimiyeti altına alan bu yeni söylem daha da ciddi bir problem.
Akademik dile ve epistemolojik değerlendirmeye başvurmadan söyleyeceğim...
Özünde siyasi nitelikte bir çakallık bu! Hesaplı bir tutum! Başlangıçta tabii..
Sonra kendi uydurduklarına kendileri inanmaya başlıyorlar!
Yeter ki, kitleler "başka türlü de olamaz mıydı?" diye akıllarından geçirmesinler!
Neymiş? Osmanlı mutlaka yıkılırmış!
Neymiş?
Cumhuriyet otoriter olmak zorundaymış!
Neden?
Çünkü tarih böyle emretmiş!
Nedir bu emreden? Tanrı değil ya!
***
Ne acıklıdır!
Bu dünyadan başkasına, ruhun ebedi yolculuğuna ve adaletin mutlak tecellisine inanmayan gencecik çocuklar...
Bir ideoloji uğruna tarihi kutsallaştırır ve "tarihin yargısı" adına ölümü göze alırlar.
Propaganda metinlerine kocaman harflerle yazarlar: "Tarih zalimleri yargılayacak, bizi haklı çıkartacak!"
Haydi bu çocuklar ideoloji kurbanı!
Ama tarihsel olayları mutlak determinizmle ele alan; hatta tarihe tapınan köşe yazarlarını, tv tartışmacılarını, hele hele tarih hocalarını anlamak mümkün mü?
Unutmamalıyız...
Tarih asla tek bir çizgi üzerinde ve kararlılıkla akmaz. (Eğer akıyorsa, ilerlemeye değil, ağır ağır felakete doğru olduğuna kalıbımı basarım!)
Ve geçmişin kökeni "şimdi"dir.
Tarih her seferinde bugünden kalkarak yeniden "inşa edilen" bir şeydir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.