HAŞMET BABAOĞLU

İnsan hissedemediği yaştadır!

Basmakalıp yargıları severiz. Güvenlik duvarları yüksektir. Onlara sığınır ve zihinsel konforumuz bozulmadan bir süre daha idare ederiz.
Hayır! Siyasetten değil, orta yaşları ortalayanların pek tuttuğu "insan hissettiği yaştadır" klişesinden söz etmek istiyorum.
Bu basmakalıp yargının çok tüketilip etkisini yitirdiğini ve gözden düştüğünü sanıyordum.
Meğer hali vakti yerinde 50'lik ve 60'lıklar tarafından yeniden popülerleştirilmiş. Yeni fark ettim.

***
Bedenin içinde bir saat var.
Beden içten içe yaşlanıyor, değişiyor, deforme oluyor.
Bunu düşündükçe günümüz insanının keyfi fena kaçıyor.
"Ölüm hak, tamam fakat hiç değilse o gün gelene kadar zamana yenilmemenin bir hal çaresi yok mudur?" diye sorup duruyor. Sonuç...
Beden, sağlık ve "wellness" sektörüne emanet ediliyor ve zihnin üzerine abanılıyor. O yüzden bir sahil kasabasına yerleşmiş emekli de, dünyalığını yoluna koyduğu için aklına eseni yapabilen 60'lık bir gazeteci de, çocuklarını büyütüp "ikinci baharı"nı yaşamaya başlamış bir karı-koca da "insan hissettiği yaştadır" klişesine sarılıveriyor.
Hayat onları ne zaman kültür-fizik dersinden tahtaya kaldırsa, onlar genç gibi hissetmeye, düşünmeye, arzulamaya çalışıyorlar.
Oysa o "gibi" var ya, bazen münasebetsiz bir benzerlikten başka hiçbir şeye işaret etmiyor.
***
Geçen gün yürüyüş yaparken hava birden ayaza döndü. Koşar adım sıcak bir yere gitmek zorundaydık.
Sık sık beni "genç" bulduğunu söyleyen aramızdaki çok genç arkadaşımız bir ara arkaya döndü ve bana doğru memnuniyetsiz biçimde "Haydi ama! Bu nasıl koşmak" diye seslendi.
"E, bu yaşta bu kadar oluyor!" dedim. Gülüştük.
Evet! Koşmak gençlikti.
Ve hissederek koşulmuyordu işte!
İşin doğrusu, spor salonlarında bedenini bunaltıcı talimlerle yıllar boyu terbiye etmediysen içinden böyle şeyler gelmiyor.
Hem bir şey söyleyeyim mi...
Kendimi gençliğimdeki gibi hissetsem felaketim olurdu!
O varoluşsal bunalımlarla ağırlaşmış depresyonun; geleceğin belirsizliği karşısında yaşanan umutsuzluk duygusunun şimdi çok gerilerde kalmış olmasından nasıl hoşnutum, anlatamam!
Ama doğruya doğru...
Zaman çok hızlı akmaya başladı! Ondan da hoşnutsuzum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.