HAŞMET BABAOĞLU

Yazı, yazlığı, tatili nasıl severiz?

Hiç düşündünüz mü?
Bu toplumda yaz keyfi neyin nesidir?
Güneşte kavrulmak mıdır?
Dalgalı denizde her gün boğulma tehlikesi atlatmak ama yine de tedbir almamak mıdır?
"Beach club" ve butik otel hesaplarını ödeyebilmek için ona buna borçlanmak mıdır?
Yazlıktayken ev temizliği ve misafir ağırlama telaşıyla geçen günleri sonbaharda şehre dönünce eşe dosta
"Karayipler'de şahane tatil" havasında anlatmak mıdır?
Ha! Tabii şu komikliği de unutmamalı:
Kıyılarımızdaki yazlık sahiplerinin sosyal tesislerde bir yandan tavla oynarken öte yandan da siyasi dedikodusunu yapmayı en sevdikleri konu kıyılarımızın rant uğruna betonlaştırılmasıdır!

***

Şu Alaçatı'nın dillere destan tatili mesela...
Tamam, evler, sokaklar pek güzeldir.
Fakat deniz uzaktır; ulaşım sorunludur; butik oteller sezonda ateş pahasıdır; yeme içmede olağanüstü iyi yerler ile "vur kaç" zihniyetiyle açılmış işletmeler bir aradadır; merkezden otellere giden yolların çoğu sürekli inşaat halindedir ve zifiri karanlıktır; çöp sorunu yıllardır hale yola koyulmamıştır.
Milyon dolarlık bir villanın ve harika bir otel bahçesinin yanı başında bütün yıl boyunca moloz yığınları durur da, kimse ilgilenmez.
Hep tamamlanmamış bir şeyler vardır.
Kasaba hızla büyür ve hizmetler arkadan yetişmeye çalışır ki, nafiledir! Ama severiz, akın akın gideriz oraya... Hafta sonları öyle kalabalık olur ki, ana caddede adım atacak yer, bir çay içecek mekân bulunamaz.
Yine de kasabanın üzerine ne toz kondurturuz, ne laf söyletiriz!
***

Geçen hafta Kaş'a uğradım.
Sırtını dağa yaslamış, yüzünü harika bir deniz manzarasına dönmüş sevimli bir tatil kasabası.
Benim gibi Ege rüzgârını sevenleri bunaltacak kadar sıcak bir havası var. Fakat güler yüzlü ve tok gözlü esnafı ve tertemiz sahiliyle benzeri birçok yerden ayrılıyor.
Otellerin çoğu Kaş'ın birkaç kilometre uzağındaki Çukurbağ yarımadasında bulunuyor.
Yarımadaya giden yolun başlangıcı muhteşem. Arnavut kaldırımı, zakkumlar, begonviller.
Derken...
Yol birden kayboluyor!
Temmuzun ortası olmuş; delik deşik ve toprak yola kimse dokunmamış.
Havalarından yanlarından geçilmeyen otellere öyle bir yerden geçerek gidiliyor.
Kirpikleriniz, saç dipleriniz bile toz oluyor. Peki şaşırdım mı? Hayır!
Tersi olsaydı, şaşırır, inanmazdım belki de!
Böyle olur çünkü bizim "tatil" dediğimiz!
Uyanık yerel yönetimlerin farkına vardığı ve sonuna kadar sömürdüğü gerçek şudur: Yazı, yazlığı, tatili kendiliğinden hoş bir şey olduğu için değil, çekilen onca sıkıntıya rağmen yine de hoş kalabilmeyi başardığı için severiz biz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.