
Hipnoz!
Milletin bir bölümü toplu hipnoz altında sanki... Başka türlü tarif edilemez.
Uyku gibi değil.
Durum daha çok güçlü bir telkinin etkisi altında sersemlemeyi andırıyor.
Farklı kesimlerden ve inançlardan binlerce insan kişisel tarihlerini, bilgi ve görgülerini, kanaatlerini ve tabii iradelerini terk etmişler, tek bir yöne doğru yürüyorlar.
Toplumbilimciler birkaç yıl sonra bu olguyu belki mercek altına alacaklardır.
Fakat siyasal açıdan baktığımızda durum aciliyet içeriyor ve medyaya da büyük görev düşüyor.
Görmezden gelemeyiz!
"İktidar orada kaybedilen canların hesabını vermeli!" diye ortalığı ayağa kaldırıyor.
Doğru! Hem katliamın hem de yargıdan çıkan kararların hesabı mutlaka verilmeli.
Fakat hani derler ya "canlı şahidiyim" diye...
Hiç utanmadan son tensikatında işyerindeki Kürtleri titiz bir çalışmayla tek tek ayıklayıp çıkartan ve arkalarından "hepsi potansiyel terörist" diyen işadamının...
Ve onca yıl köyler yakılıp bölge insanı sürgüne zorlanırken "bana ne!" demiş Etiler sakininin...
Birdenbire Roboski'ye gözyaşı dökmeye başlamasında bir gariplik yok mu?
Hatırlıyorum da...
Bir tarihte Sarıgül'ün Şişli'nin yoksul semtlerindeki ihtiyarlarla muhabbetini bir fotoğraf nesnelliğinde anlatmaya kalktığımda "hepsi poz, hepsi yapay!" diyerek ayağa fırlayıp itiraz etmişlerdi. Şimdi kafalarında sarı güllerle miting meydanlarına çıkmaya hazırlanıyorlar ve bu hızlı çark edişlerine gülmekte zorlanıyorum.
Bir de daha düne kadar Sarıgül'e "laik yozlaşmanın temsilcisi" olarak bakanların çok uzaklardan gelen "emir" gereği kendilerini Sarıgülcü olmaya zorlayışları var ki, o acıklı hali tarif etmeye kelimeler kifayet etmez.
Radikal silahlı sol örgütlerin hükümete karşı isyan bildirisini facebook profiline koyan bir uluslararası banka yöneticisi...
Emine Ülker Tarhan'ın Cumhurbaşkanı olmasını isterken bugünlerde cemaatin savcılarını göklere çıkartmaya başlayan ulusalcı emekli bürokrat...
Hepsi tek bir blok şimdi.
Ortak yanları odaklanmış nefret!
Birkaç aydır başka her şeyi unutup sadece Başbakan Erdoğan'dan şiddetle nefret ederek yaşıyorlar.
Hipnoz dediğim bu işte!
Belli ki, hiç fark etmemişiz ama bunun için çok çalışılmış, hatta zihinlerle oynanmış.
Peki ne olacak?
Malum, hipnoz seansları genellikle bir el şaklatması veya hafif bir tokat gibi davranışlarla sonlandırılır ya da "süje" ağır ağır kendine gelir.
Toplumun aklı başında kesiminin hipnoz kurbanlarına "uyandırıcı" bir tokat atmasına az kaldı.
Azıcık sabır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.