HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Gelişmeye bak, hizaya gel!

Anlayıncaya kadar çok zaman geçiyor, çok yaş alınıyor: Hayat ardından koşulacak bir şey değil, durup usul usul "yaşanacak" bir şey.

***

Çiftler ya da toplumsal sınıflar birbirlerine "konuşmanın ne anlamı var ki!" demeye başlamışlarsa, ortada apaçık bir kayıp var demektir. Kelimeler artık sadece kelimelerdir. Anlaşma ihtimali kaybolmuştur; ya örtülü biçimde bunun yası tutulmakta ya da bu kaybın yarattığı öfke dışa vurulmaktadır.
***

Değerini bilmek yerini "tadını çıkarmak" denilen şeye bıraktı. Bu berbat noktadan geri dönmek mümkün mü, emin değilim. Şu "Kişisel Gelişim" tayfası var ya, iltifat etmeyi bile "geleceğe dönük bir yatırım olarak olumlu etki bırakma" noktasına kadar götürdüler. "İletişim" deseniz, "başkalarını ikna etmek"ten öte bir değer taşımıyor. "İşi becermek" çoktan anlamını kaybetti; herkese "yarışı kazanması" öneriliyor. Sonuç? Hırslar, hasetler, hayal kırıklıkları ve tükenmişlik duygusu gelişiyor..
***

Arkadaşlar sizin "kişisel" dediğiniz ile binlerce yıllık insanlık geleneklerinin "içsel" dediği aynı şey değil. Aralarında uçurum var.
Anlayın şunu artık!
***

"Başarmak" için içsel yolculuk yapılmaz. "Senin gittiğin yol, o 'yol' değil".
***

İnsanların kibrinden o kadar çok şikâyet ediyor ki, başkalarıyla birlikte yaşamaya katlanamayacak kadar kibirli olduğundan kuşkulanıyorum.
***

Modern insanın en büyük yanılgısı ve hayal kırıklığı "güçlü benlik" arzusu ve arayışıdır. Oysa ödevler yerini toplumsal mecburiyetlere bıraktı; "iyiyi eyliyor, kötüden uzak duruyor muyum?" diye kendini sorgulayan insanın yerini her gün "kendimi iyi mi hissediyorum, kötü mü?" diye soran birey aldı. Buradan güçlü bir benlik değil, ancak dağılma ve parçalanma çıkar.
***

Gözü birbirinden ötesini görmeyen sevgililer yok olup gitmek üzere... Artık onları sadece başkalarının bakışı ilgilendiriyor. Sanki bir TV programındalar ve seyircinin ilgisinin uyanık kalması için ter döküyorlar.
***

Affetmek, unutmak değildir. Karşılıklı bir eylem olarak mümkündür ancak. Hani Levinas der ya, "sen affederken, öteki de kendini affettirir." Affetmek, "yenilenme"dir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.