HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Kimse kendini tartmıyor!

Ramazan geldi mi, herkes israftan, gösterişten, hırstan, hasetten şikayetçi olmaya başlıyor. Tabii bundan hep "başkaları" suçlu! Kimse kendini tartmıyor.Belki de bu yüzden ne israf bitiyor, ne gösteriş, ne hırs.

***

Uzaktan bakılsa, hiç de kötü insanlar sayılmayız. Apaçık bir zalimliğimiz yok. Tersine, iyi biri olmaya çalışıyoruz. Fakat "sahip olma ve biriktirme şehveti" bizi öyle oyalar olmuş ki, mesela merhamet duygusu kendine yer bulamıyor. Cömertlik mi? Çoktan kayıp! Herkes çok hesaplı, hep tutumlu ve planlı! Bıraktığımız bahşişleri ve sosyal sorumluluk projelerini cömertlik sayıp geçiyoruz! Çünkü inanmışız bir kere: Elimizdekiler hep az. Sahip olacak daha çok şey var, hatta aynısından bir tane daha olmalı, şu da, bu da, daha, daha...
***

Artık insanları ve ilişkileri de eşyalar gibi sınıflandırıp biriktirmeyi öneriyorlar bize. Hikayesi olan arkadaşlar, geriye anı bırakacak tanışmalar ve ilginç beraberlikler... Revaçta olan bunlar. Ötekilere çöp muamelesi yapılıyor.
***

Birisiyle ilgili hayal kırıklığı yaşadığımızda, içimizden söyleniriz: "Ne safmışım!" Değerli sandığı insanların adilikleriyle yüzleşmekten yorulan Paul Celan, 1959 Yılında Max Frisch'e yazdığı mektupta şöyle soruyordu: "İnsanlara olan inancını koruyan bir kişi saflığından vazgeçebilir mi?"
***

Sevilmeyecek birisin henüz. Ne yalan söylemeli; sevilemeyecek haldesin... Ve maalesef medyadan, oradan, buradan öğrenmişsin ya, tutup kendini seviyorsun. Ne olur yapma! Sevme!
***

Gevezesin...
Biliyorum, ne zaman düşündüklerini kendine saklama ihtiyacı duysan, çenen düşüyor. Dilin ruhuna zırh oluyor.
***

Suskunsun... Ne zaman söylemek istediklerin birikse, ne zaman dilin gömleği düşüncelerine dar gelse, susuyorsun.
***

Benim gibi bütün ömrü boyunca "ruh üşümesi"nden mustarip olanlar için yaz mevsimi güzel bir aldanıştı! Yıllar böyle geçti. "Güneş sanatoryumu"nda azıcık kendime geliyordum. Ama bir yaş geliyor; aldanışlar yerini kayıtsızlığa bırakıyor. Biri söylese, inanmazdım ama galiba artık yazlara karşı kayıtsızım.
(NOT: Burada okuduğunuz bazı notlar yeni, bazıları ise 2010-2011 yılında bu köşede çıkanların yeniden gözden geçirilmiş halidir.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.