HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: "Gizli dert"

Sakin ol, diyorlar. Dünya işlerinin gücü karşısında tırsıp teslim olan insanı "huzurlu"; hayret ve heyecanı terk ederek yaşamayı "sükunet" diye pazarlıyorlar. Kanma sakın!

***

Hakiki sükunet, dünyanın koşturmacası içinde sersemlemiş bir zihnin sessizliği değil, ayağını sağlam yere bastığını bilen bir insanın bu koşturmacaya direnişidir. Sükun, sekinet, sükunet... Bütün bunlar "sekene" kökünden gelmez mi? Yani durmaktan, gerektiğinde sabitlenebilmekten, "yer"leşmekten...
***

Modern insan yoksulluğu biliyor! Fakirlik başka... ("Yazık ki, fakirliğin sırları elinden alındı.")
***

İşten eve, evden işe... İşten tatile, tatilden işe... İşten işsizliğe, işsizlikten işe... Sen yaşıyor musun? ("Bugünkü çağ senin ölüm meleğindir, çünkü sana geçim derdi vererek canını alıyor.")
***

Durmadan etrafını seyretmek kaçmaktır. Kendine bakmaktan kaçmak... ("Bir kere de kendini kendi ateşinle yak! Ne zamana kadar yabancının ateşi etrafında dönüp duracaksın?")
***

İtiraflar, ifşaatlar, samimiyetler, gevezelikler... Bu sen değilsin! Bırak, açmadıkların, açamadıkların olsun! Canını acıtırlar belki ama aynı zamanda can suyudurlar. ("Gizli derdi olmayan insanın teni vardır ama canı yoktur. Can istiyorsan, hummalı bir çırpınış iste!")
***

Kalbin güzel yanı çarpıntısıdır. Onu uyduruk bilgeliklerle yatıştırmaya çalışanlara yüz verme! Aklının güzel yanı bilip düşünmesidir, "zihni boşaltma"yı bilgelik diye gösterenlere aldırma! Ama "durma"yı bil. Çünkü koştururken durup kendine bakamazsın.
***

Aşkın hakikisi de, insanlar arasındaki taklidi de, ayrılıktadır. ("Kıvılcımını ortaya saçan, ancak ayrılık ateşidir. Ateşi söndürsem, derhal ölürüm.")
***

Onu senelerdir görmemiştim. Manevi yanı güçlü biriydi ama sonra iş hayatının başarıları peşinde koşmuş, o sıralarda hayat bizi ayrı yönlere savurmuştu. "Şükür, her şeyim var!" dedi. Sonra gülümsedi. "Tek sorun şu ki, içinde galiba bir 'ben' yokum!" Başımı salladım. "Bak!" diye karşılık verdim; "bunu bilmek iyi bir başlangıç!" Gözleri bulutlandı. "Keşke!" dedi, "ama hiçbir şeyin başladığı yok. Yanlış yerdeyim sanki.
Hani nasıl desem, deniz olacaktım, kara oldum." ("Gönül yolcusu konaktan hoşlanmaz, bu deniz sahile uymaz!")
***

Millet, sadece bir kültür ve tarih işi değildir. Çok çabuk yıpranır onlar; çok çabuk katılaşır. Millet, özünde gönül işidir. ("Millet, bir gönül sahibinin gönlünden doğar.")
ÖNEMLİ NOT: Bugün İkbal okumalarım sırasında bir kenara kaydettiklerimden seçtiğim birkaçını köşeme taşıdım.
Parantez içindeki sözler doğrudan Muhammed İkbal'e aittir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.