
Ağva... Güzel ve tedirgin!
Eski yazılarımda denizden, çakıllı kıyılardan, ufuklara bakmaktan çok söz ettiğimi hatırlayanlar vardır, eminim Artık bu manzaralar yazılarımda yer bulamıyor.
Çünkü gitmiyorum oralara.
Çünkü Maldivler'den kum taşıyan; bizim çakıllı kıyılarımıza burun kıvırıp ille de şık bir ahşap iskele isteyen ama Yunan adalarına gidince oradaki dededen kalma plajlara övgüler düzen arsız tatil kültüründen tiksinti geldi.
Başka bir şey daha oldu: kapalı su havzalarına, derelere, çaylara, yeşilliklere, farklı bitki örtülerine ilgi duymaya başladım.
Anlayacağınız, hep "uzaklara gitme" duygusu veren denizin yerine insana "gitme, burada kal" diyen yeşillikler ve derelerle ilgilenmeye karar verdim bir süreliğine.
İstanbul'dan yaklaşık bir buçuk saatte ulaşılabiliyor.
Şile'den sonra daracık orman yolunu seçerseniz, birkaç kilometre fazla gidiyor ama tabiat tarafından yeşilin türlü rengiyle ödüllendiriliyorsunuz.
Karadeniz kıyısında kilometrelerce uzunlukta açık plajı bulunan Ağva son yıllarda Göksu deresi boyunca açılan şirin butik otellerle ayrı bir değer kazandı.
Yani biraz konfor ve Göksu'nun tabii asudeliği...
Kızılağaçlar, söğütler, arkada fındık bahçeleri ve elbette sessizlik.
Gidecek olanlara tavsiyem şu...
Göksu deresinde tekne gezisi yapacaksanız, turizm ofisi veya otelinize başvurup Explore Ağva turizm platformunun elektrikli teknesini isteyin. O zaman kuş seslerini dinleyerek derenin derinliklerine kadar ilerleyebiliyorsunuz.
Wineport Lodge'un sahibi Haşim Bey, sağolsun bu konuda beni uyarmasa çok şey eksik kalacaktı!
Birincisi...
Güzelim Göksu deresinin suyu eskisi gibi tazelenemiyor. Dereye eğilen dev kızılağaçlar yavaş yavaş kurumaya başlamışlar. Yabani söğütlerin gövde ve dalları beş yıl öncesine göre cılızlaşmış. Artan tuzluluk oranıyla su karakter değiştiriyor. Neden?
Çünkü Yeşilçay ve Göksu suları Darlık barajına pompalanıyor.
İkincisi...
Karadeniz otoyolu inşaatı gelip Ağva'ya dayanmış. O noktaya gelinceye kadar viyadük ve tünellerle gayet "çevreci" bir nitelikle ilerleyen otoyolun Ağva'nın tam ortasından geçme ısrarı bölgede yaşayanları düşündürtüyor.
Lafı uzatmayacağım...
Şimdilik şunu söyleyeyim: Devlet kalkınma ihtiyaçlarıyla ile ekolojik ihtiyaçları barıştıracak bir projelendirmeyi becermek zorunda. Zor ve maliyetli diye bu görevden kaçınılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.