HAŞMET BABAOĞLU

Güneşli bir öğle, dalgakıranda...

Üzerinden kaç yıl geçti ama hâlâ durup hatırladığımda içim hem ürperiyor, hem de ısınıyor.
Güneşli bir nisan öğlesiydi...

Turizme bulaşmamış bir balıkçı kasabasında mola vermiş, kahvesinde çay yudumlamış, kedilerini sevmiştik.
Görünmez bir el beni tuttu; dalgakırana doğru götürüp üzeri çivili tahtaya dönmüş beton zemine yatırdı.

Bir yandan da kulağıma fısıldıyordu: "Kıpırdama, kalbini aç ve hissettiğin ne varsa, hakkını ver!"
Karnı acıkan arkadaşlarımın yola çıkma çağrısına kulaklarımı tıkadım.
O anda hiçbir şeyi tüketmek istemiyordum.
Tersine...
Bütün istediğim çoğaltmaktı!

Denizden doğru esip yüzümü yalayarak geçen rüzgârı, güçlü iyot kokusunu, karnımdan bacaklarıma doğru yürüyen bahar güneşinin sıcaklığını, uzaklardan gelen hızar ve çekiç seslerini ve cansız nesnelere karşı bile içimde yükselen muhabbet duygusunu huşu içinde çoğaltmak...
Yaklaşık bir saat sürdü.
Uyudum sanmışlar. "Hıı!" dedim, uzatmadım.
Oysa o bir saat içinde taş olmuştum, deryada balık, dipte yosun olmuştum, az daha rüzgâr olup uzaklaşacaktım ki, yine dönüp "insan" olmuştum.
Şimdi "mana"sını anlatsam, ne fayda!
Bilen bilir zaten.

***

Diyeceğim o ki...
Sıradanlık asla küçümsenmemeli.

Derin bir tecrübe için ille de karmaşık bir yoldan geçmek gerekmiyor.
Nisan güneşi deyip geçmemeli, dergâhtır.

Kalbinizin sesini dinlerseniz, elinizden tutulur.
Nimetin hakkını verirseniz, o da kendisini size verir.

Yukarıdaki tecrübemi neden hatırlayıp aktardığıma gelince...
Sabah sabah bir arkadaşım arayıp, "ne o artık hayattan keyif almaya, güzelliklerin tadını çıkartmaya karşı mı oldun?" diye sormaz mı?
Tabii ki, hayır!
Fakat mesele şu...
Artık hızlıyız, hatta azgınız ve maalesef arsızız.

Durmuyor, duraklayamıyoruz.
"Ne güzel güneş, değil mi?" diye çığlık atıp, iki fotoğraf çektikten sonra hemen yeni bir yere koşturan insanlar olduk.
Oysa durup hakkını vermediğin, değerini bilmediğin bir dünyanın tadını çıkartamazsın. Yalandır!
Çok eğlenip az neşelenmemizin sebebinin de burada olduğunu sanıyorum.
Bunu bir düşünelim, bakalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.