Pazar notları: Babalar ve oğullar
Sır kalmış sıkıntılar, inatla yok sayılmış acılar, otoriter sorular, müşfik cevaplar ve hiç yorulmak nedir bilmeyen dik durma çabası... Babam.
Eğlenceden şüphe, neşeden şükür...
Umutsuzluğa karşı direniş...
Uykusuz geceler... Babam.
Önce çatışırız babamızla; sonra ağır ağır uzlaşmaya başlarız, derken onu anlama çağımız gelir. Dahası da var... Günün birinde yakınlarımız dikkatimizi çekiverir: "Ne kadar babana benzedin!"
İyi baba olmanın yolu bunlardan değil, "iyi insan" olmaktan geçiyor.
İyi baba-iyi oğul ilişkisi bir noktadan sonra karşılıklı olarak "yeniden biçimlenme" halidir. Baba artık eski baba, oğul eski oğul değildir. Böylesi nadir fakat çok güzeldir!
Baba özünde "dışardan" gelendir, ilk ve esaslı sosyal ilişkimizdir. Yasadır, ölçüdür, yani toplumdur. Dolayısıyla "seven ve sevilen bir baba" yalnız kendimizle değil, aynı zamanda toplumla da barış "imkanı"mızdır.
Ne mutlu o çocuklara ki, onları babaları ellerinden tutup "dünya"ya sokmuştur! Ne mutlu o çocuklara ki "iç dünya"larını anneleri emzirmiştir! Ve o çocuklar ki, öksüz, yetim kardeşlerine anne-baba olmayı becerebilmişlerdir; hepsinin alınlarından öpülmelidir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.