Miss Sarajevo
Güzel şarkıydı Miss Sarajevo...
Yaşınız müsaitse, hatırlarsınız.
Şarkının zemininde bir güzellik yarışmasının konu edildiğini düşünecek olursak, "Saraybosna Güzeli" diye çevirmek doğru olur.
Hani "Is there a time?" diye başlıyordu.
Savaş ortamında sıradan sevinç ve acılara; hayal ve hayal kırıklıklarına ayıracak zaman kalmadığından yakınan bir şarkıydı.
Kuş tüyü gibi yumuşak bir melodisi vardı.
İlk kez 12 Eylül 1995'te Modena'da icra edilmiş, Pavarotti'nin yorumu "unutulmazlar" arasına girmiş, şarkı dünyanın dört bir yanına ışık hızıyla yayılmıştı.
Yani Srebrenica katliamından yaklaşık bir, bir buçuk ay sonra...
Srebrenica'yı dünyanın ruhu bile duymamıştı. Oysa Miss Sarajevo'yu dinlemeyen kalmamıştı.
Şarkı ve üzerine kurulan medya kampanyası Bosna'daki savaş gerçeğini pop endüstrisine sokabilmesi açısından anlamlıydı.
Fakat bir taraftan da madalyonun korkunç yüzünü hızla silmiş; Bosna'da olup bitenleri Hollywood savaş filmlerinin romantizmine doğru çekmişti.
Kendi çevremi hatırlıyorum...
Durmadan Miss Sarajevo'nun klibindeki ağır çekim güzellik yarışması ve sokak savaşı görüntülerini büyülenmiş gibi izliyorlardı.
Fakat sıra Bosna'da olup bitenlerin görüntülerini haber bültenlerinde izlemeye gelince, derhal kumandayı alıp zaplıyorlardı.
Bir okurum, dünkü yazımda Bosna Savaşı'na katı bir gözle yaklaştığımdan yakındı ve Batı'nın Boşnaklara karşı asla kayıtsız kalmadığını iddia etti.
Sonra bu çerçevede Miss Sarajevo şarkısını da hatırlattı.
Evet! Bugün daha iyi anlaşılıyor ki, Batı kayıtsız kalmamıştı.
Tersine, savaşı ince taktiklerle yönlendirdikleri bile söylenebilir.
Böylece Avrupa'nın ortasında bir Müslüman devlet oluşmasını önlediler, bir yandan da savaşın artık Avrupa'nın kaldıramayacağı kadar uzun ve kanlı bir çatışmaya dönüşmesini engellediler.
Gelelim pop endüstrisine...
Hiç hafife alınmaması gereken bir alan.
Mesela 80'lerde ortalığı kasıp kavuran "We Are The World" şarkısı vardı.
Geçenlerde bu şarkıyla Amerikan globalizmi arasındaki derin ilişki üzerine çarpıcı bir analiz okudum ve küçük dilimi yuttum.( Bkz. Fabricating The Absolute Fake, Jaap KooiJman)
İşin ilginç yanı şu ki...
Etiyopya'daki açlığa çare olarak düzenlenen We Are The World kampanyasının iki starı; Michael Jackson ve Lionel Richie aynı günlerde Pepsi'nin reklam yüzleriydi.
Hatta o zamanlar, "şarkı üzerine kurulan kampanyanın Etiyopya'ya bir hayrı olmadı ama Pepsi'yi uçurdu!" deniyormuş.
Bizim bunlardan da haberimiz yoktu tabii.
Şarkıyla oyalanıyorduk!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.