Trump’ın başarısı... Günaydın!
Elbet gün gelecek, olacaktı.
Oluyor.
Demokrasi ve liberalizm cilasıyla parlatılmış oligarşik kuklalar yerine dümdüz bir faşist ABD Başkanlığına doğru yürüyor.
Çok şaşırmak veya Trump'ın ettiği laflara yanıp yakılmak olup biteni anlamaya fayda etmez.
En başlarda sosyal medya mesajlarımda "yürür bu adam!" dediğimde "uzmanlar" bıyık altından gülmüşlerdi.
Normal! Onlar dünyanın başka yerlerinde olup bitenleri de zaten pek anlayamıyorlar.
"Irkçılar yükseliyor/ sol dökülüyor/ neoliberalizm çöküyor" klişeleriyle uğraşıyorlar.
Oysa yeni bir dünya geliyor.
Yeni dünyada kavganın iki ucu var: Kitleleri mobilize edebilen adamlar ve "yalandan demokrasi" oyununu sürdürmek isteyen yerleşik düzen.
ABD'nin talihsizliği bu kişinin "kötü adam" olması!
***
Yoksa, "ayy ne kötü, ne banal, cızzz" çizgisinden iki adım ileri gidemezsiniz.
Doğru, Trump gerçekten de "feci" bir tip!
Ama kitleleri uykudan çekip alabilen, yeniden "siyaset alanı"nın içine çekebilen maalesef o.
Keşke ötekiler de benzer sarsıcılıkta bir çıkış yapabilseydi!
Nitekim 70'lerindeki Bernie Sanders'ın başarısı da hiç hafife alınmamalı! Kısır Demokrat Parti ortamında bayağı sol ve sermaye karşıtı söylemlerle ciddi oy kazandı!
***
Ne diyeceklerini, hangi analizi yapacaklarını bilemiyorlar.
Çünkü iki parti arasındaki çekişmeleri; bitmez tükenmez siyasal dedikoduları okurlarına aktarmakla işlerini yaptıklarını sanıyorlardı.
Biraz Washington D.C, biraz New York, azıcık Batı sahili sosu falan...
Ama şu bildiğimiz "halk"ın hiç umurunda olmadı bunlar.
Trump neden bu kadar etkili, neden halk Clinton'u içten pazarlıklı ama Sanders'i dürüst buluyor; bunu anlayamadılar.
Dün Newsweek'te okurken gülmekten kendimi alamadım. Yeni fark etmiş gibi "bazı eyaletlerde sadece yoksul olmanın bile oy verme imkânlarını ortadan kaldırdığını" veya Teksas gibi bir eyalette Demokratlara oy vermesi muhtemel öğrencilerin kimliklerinin sandıkta geçersiz sayıldığını yazıyorlar, falan.
"Günaydın!" demek için bile geç.
***
ABD ve dünyanın her yerinde esas sorun, daha doğrusu esas kavga başka yerde.
Esas sorun, daha doğrusu kavga kitlelerin fark ettiği şu gerçek üzerinden yürüyor: Şirketlerin ve bürokrasinin hegemonyasını demokratik temsil sistemleri neden dengeleyemiyor?
Olay bu!
Sonra tartışmaya devam ederiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.