HAŞMET BABAOĞLU

Çaktırmadan sersemleştirilmek!

Olacak şey değil ama oluyor!
Hem "artık her şeyi biliyoruz" diye sırtımız yalandan sıvazlanıyor, hem de gündelik hayatımıza dair en basit becerilerden bile yoksun olduğumuza inanmamız isteniyor.
Artık anneliği bilemiyoruz, babalığı bilemiyoruz, beslenmeyi bilemiyoruz, yatmayı bilemiyoruz, kalkmayı bilemiyoruz, çalışmayı bilemiyoruz.
Hepsini başta öğrenmemiz isteniyor.
Gençlere bakın, anlarsınız; artık becerdiğimiz(!) tek şey ölesiye sıkılmak.
Gençler en tabii becerilerini bile kaybetmiş yetişkinlere dönüşüyor ve bunu normal bir şey gibi karşılıyoruz. Üstüne üstlük bunu "gelişme" olarak görenler var.
Böylece "doğru annelik", "iyi babalık", "sağlıklı beslenme", "başarılı kariyer" yollarını öğreneceğimize inanıyorlar.
Sonuçlar iyi mi peki? Hayır!
Sonuçlar ortada...
Yaygın tatminsizlik ve eğitimle yükselen beceriksizlik!
Nasıl böyle olduk yahu, bu saçmalıktır diyen; bu işin içinde bir "numara" var diye kuşkulanan ise kalmadı.

***
Nereden bu konuya geldim, diyeceksiniz.
Ramazan bitti, bayram geldi ya...
O günler boyunca dikkatinizi çekti mi bilmem.
Birdenbire gazetelerde, tv'lerde, ev sohbetlerinde "Bayramda nasıl beslenmemiz gerektiğini" anlatan uzmanlar peydah oluverdiler.
Meğer yüzyıllardır oruçtan çıkmayı bilemiyormuşuz!
Hemen mide fesadına kapılıyormuşuz!
İki parça tatlı görünce bir ay edebiyle kendini tutmayı bilen insanların gözü dönüveriyormuş!
Uzun uzun ve ciddi ciddi anlattılar bunları.
Babaannemizin su böreğinden sadece küçücük bir dilim, halamızın dolmasından sadece bir tane, teyzemizin sütlacından sadece yarım kâse yemeliymişiz.
Bir de öyle "çok bilmiş"ler ki, böyle yaparsak teyzemizi, kırmadan en doğru "bayram diyeti"ni gerçekleştireceğimizi söylemeyi ihmal etmediler.
Gülünç aslında.
Sen o kâseyi yarım bırakacaksın da teyzen kırılmayacak, sütlacı beğenmediğine inanmayacak ha!
***
Esas mesele beslenme, bayram, sütlaç falan değil tabii...
Mesele sersemleştirilmemiz...
Geçmişimizden, tecrübelerimizden, kültürlerimizden, dahası bizzat kendimizden kopartılmamız.
Beslenme uzmanları, annelik koçları ve pedagoji uzmanları, yaşam koçları falan olmasa kolunu bile kıpırdatması hata sayılacak bir insan tipi yaratılacak bu gidişle...
Sonrası ne olur, arkası hangi konulara dayanır, siz düşünün artık.
Ciddi konu! En güncel siyasi gelişmeler kadar ciddi!

***

AYNA
Sahip oluş yoktur, sadece oluş vardır. Son nefesi vermeyi özleyen oluş.
KAFKA

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.