Pazar notları: İç işgal
Dışarıdan gelip işgal edemeyeceğini bildiğin toprakları içerden (zihninden/ siyasetinden/devlet kurumlarından) kalkışmalar yoluyla işgal edersin...
Bunu yüz küsur yıl önce Osmanlı'ya burun kıvıran "Jön Türk" aydınlar üzerinden başlatmış, sonra da okullarımızda hala ilericiliğin ve kahramanlığın sembolü olarak anlatılan ama gerçekte erleri Balkan çetecisi, komutanları ruhen "ecnebi", komuta merkezi "dışarda" bir ordunun; yani Hareket Ordusu'nun İstanbul'u yakıp yıkması ve Abdülhamid Han'ı düşürmesiyle tamamlamışlardı... Şimdi olup bitenlere biraz da o mercekten bakmakta fayda var.
İki kavram da kolonyalizmin gömlekleridir; dilediğine göre birini çıkartır, ötekini giyer. Ama biz ne yaptık?
Kim bilir kaç kuşağı boş yere bu kavramlar üzerinden birbiriyle dövüştürdük, kafalarını karıştırdık, bakışlarını körleştirdik.
Yeni yeni anlıyoruz, yok öyle bir insan, yok öyle bir hukuk!
O "evren" küresel merkezden başka bir alanı kapsamıyor, dünyanın beşte dördü dışarıda kalıyor.
Tarihsel/sosyolojik izahları bir yana bırakıp güncel pratik açısından aklımdan geçenleri yazayım: Bir... Kanlı canlı sokaktaki insanı gözden kaçıralım ve kendi aramızdaki hukuku (inanç ve ahlak geleneğimizi) unutalım diye. İki... O "evrensel insan" bir gün gelsin, yalnız zihnimizi değil, ülkemizi de mesela evrenin iyiliği için işgal edebilsin diye...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.