
Pazar notları: Hiç!
"Hiçiz biz, hakikatte bir hiç" deyip duruyorlar.
Hikmetli bir söz söylediklerini sanıyorsunuz; havaları bin beş yüz... Oysa dikkatle baksanız fark edeceksiniz ki, istedikleri kadar muteber, umdukları kadar muktedir, hayalini kurdukları kadar dikkat çekici olamadıklarına üzülüyorlar.
Genç bir kız çimlere uzanmış yatıyor. Sonra kamera yükseliyor; parktaki kız bir toplu iğne başı kadar kalıyor. Kamera daha yükseliyor. Artık uzayın derinliğinde dünya bir mavi top kadar... Bu videoya bayılıyorlar.
Yorum yapıyorlar: "Bir hiç olduğunu bilmek! İşte bu!" Bu gidişle uzayı ilah edinecekler!
Uzayın da nihayetinde bir hiç olduğunu asla bilemeyecekler...
Bu videoyu izleyip ne yapıyorlar dersiniz?
Söyleyeyim: Videoyu izlemeden önceki hırsları ve hasetleriyle hayatlarına devam ediyorlar.
Çünkü "hiçliği" bir nicelik meselesi sanıyorlar. İyi eğitim zayiatı böyle bir şey...
Onlar biz yattığımız yerden "like"layalım diye değil, sarsılıp kendimize gelelim diye söylendiler.
Artık sağlam ilişkiler aramıyoruz; aklımız fikrimiz eğlenceli ilişkilerde...
Dostluklar ağır geliyor; başkalarıyla birleşip vuracak bir abalıyı arıyoruz.
"Modern insanın duygusal eğilimi gücenikliktir. Ona verilmiş her şeye, hatta bizzat kendine güceniktir." Haklıydı.
Sonrası ne peki? Hınç, küstahlık, tatminsizlik, vd. Ve bitmeyen bir bitkinlik!
Onları uyarmak, uyandırmak da imkânsızdı. Çünkü çok uzun zamandır popüler kültür uçsuz bucaksız bir bencillik ve küçük çevremiz dışında her şeye karşı derin bir kayıtsızlığı "iyi yaşamak" olarak adlandırıyor.
Aralarından sessizce çekildim.
"İyi" oldu!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.