HAŞMET BABAOĞLU

Bu iş ciddi!

Baştan söyleyeyim...
Makul gerekçeler ve akıl yürütmelere dayanmayan iyimserlik (irrasyonel optimizm) sanıldığı kadar "iyi" bir şey değildir.
"Yok, bi şeycik olmaz!" diye diye bir bakarsınız ormanda kaybolmuşsunuz...
"Biz çok güçlüyüz" derken, bir bakarsınız tek zayıf noktanızdan (Aşil topuğunuzdan) vurulmuşsunuz...
Son zamanlarda davranış bilimcilerin sık sık "makul kötümserlik iyidir, insanı tehlikelere karşı uyanık tutar" demeleri boşuna değil.
Sözünü ettiğim umutsuzluk veya depresyon değildir.
Tersine, çıkmaz sokakta "çıkış" bulacak zekâ böyle biriktirilir.
Bu gerçek sadece insanlar için mi?
Toplumlar, milletler, devletler için de böyle...

***
Son günlerde Almanya'yı konuşup duruyoruz ya...
Sanki Almanya durup dururken ve sadece referanduma yönelik böyle bir tavır almış gibi konuşuyoruz, onu anlayamıyorum.
Oysa bu çok önce başlayan uzun bir süreç ve üzgünüm ama tıkır tıkır işliyor.
Almanya'nın bugünkü hamlesi referanduma karşı açık bir tavır gibi görünüyor ama yarınki hamlesinin önce diplomatik rest ve sonra da AB'yi "Türkiye'ye karşı aşamalı bir ambargo"ya çağırmak olmayacağından emin misiniz?
Yok, asla yapamazlar; ekonomi, ihracat, ithalat, kültürel ilişkiler vesaire diyenleri işitir gibiyim şu anda...
Rusya için de zamanında "ambargo uygulanamaz, çünkü bütün Avrupa kışın donar" diyenleri, ünlü uzmanları hatırlıyorum.
Nasıl uzmanlarsa artık...
Bu işlerin donmadan, dondurmadan; sadece diz çöktürme stratejileri üzerinden yürütüldüğüne akıl erdiremediler gitti.
Yani Almanya işi ciddidir.
Hollanda'nın omuz vermesi ciddidir.
Avrupa'nın "küreselci" güçleri yeni pozisyon geliştiriyor. Bunu görmemek ve küskün mızıldanmalarla geçiştirmek büyük hata olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli'nin atak tavır göstermeleri bu bakımdan anlamlıdır.
***
Peki nasıl oldu da bu noktaya geldik diye soracak olursanız...
Uyuduk.
İrrasyonel optimizm uyutuyor.
Hatırlayın, Alman medyası 2013'ten beri aldığı Türkiye aleyhtarı pozisyonundan milim kıpırdamadı. Biz Merkel'i ağırlamaktan yorgun düştüğümüz dönemde onlar alabildiğine nobrandı.
Peki şimdi ne yapmalıyız?
Doğrusu, geç kaldık.
Ama ikide bir "Ne oluyor yahu?" diye sormaktan vazgeçip güçlü bir strateji çerçevesinde karşı hamleleri geliştirmeye geçmeliyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.