HAŞMET BABAOĞLU

Tut kendini!

AKIŞA BIRAKMAK.Yakın zamanlara kadar pek meşhur bir laftı. "Zorlama, koşullara ayak uydur, sal gitsin!" demek gibi bir şeydi ama hikmetli bir laf gibi görünüyordu. Tamam! "Akış" dedikleri kader gibi derin, su gibi aziz bir anlam taşısa, bırakalım! Fakat çoğu zaman toplumsal çarkın ve heva ile heveslerin rüzgarına kapılıp gitmektir... Belki tam da bu zamanlarda "akışa bırakmak" sözünün problemli yanını daha iyi anlayabiliriz. Neden mi? Aslında akışı durdurmak, "tutmak" gerek. Oruç bu bakımdan çok değerli bir tecrübe. Oruç (Kuran'daki ifadesiyle savm-i siyam) tutmaktır; kendini (uzak) tutmak, orada kendinle baş başa "durmak"tır.
BOŞ. İşler kötü gittiğinde, kayıplar büyüdüğünde "her şey boşmuş!" diyenlere gülüp geçiyorum. İşler yolundayken, hele kazanırlarken onlardan bunu işitemezsiniz.
GÖRSEL DİKKAT. İyidir, gereklidir ama bazen körleştirir. Bir dizide şöyle bir sahne vardı: Biri kör iki genç avukata esrarengiz bir müşteri gelir. Davayı üstlenirlerse alacakları yüklü çeki gösterir. Gözleri gören avukat önce rakamlara yoğunlaşır ve sonra dinlediği her şeye kafa sallar. Davayı almaya kararlıdır. Adam gittikten sonra kör avukat davayı almayı red eder, çünkü ona göre her şey "karanlıkta" kalmıştır! Arkadaşı "tabii çekteki rakamları görmedin" der. Kör olanı ise "sen de adamın kim olduğunu, ne iş yaptığını bile söylemediğini fark etmedin!" diye cevaplar.
MASKE. Tamam, bilmeyen yok! İngilizce'deki "kişi" (person) kelimesi Latince'deki persona'dan, yani "maske" kelimesinden gelmedir. Ama niye hep buraya; yani kişiliklerimizin bir maske olduğu türünden laf salatalarına takılıp duruyoruz. Maskeyi bir aldatmaca olarak değil de, dönüştürücü bir güç (bir tür simya) olarak görmenin zamanıdır. Üstelik maskenin ardında gerçekten bir "yüz" olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?
SEVİNÇ. Sevinç doğurmayan, hiç sevindirmeyen bir sevgi, sevgi midir? "Değildir, istemem, eksik olsun!" diyeceksiniz, biliyorum. O halde niye hep böyle? Niye hep böylesine "sevgi" diyoruz?
UYKUSUZLUK. Yer, bitirir insanı. Çünkü unutmamak, unutamamaktır, günü temize çekememenin sancısıdır. O nedenle övgüyü hak ettiği de olur. Hani "kütük gibi uyuma"lar var ya, türlü çeşitli "-sarhoşluklar yüzünden sızıp kalmaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.