HAŞMET BABAOĞLU

Haklılar! Rengi alınca geriye pek bir şey kalmıyor!

Dünya görüşlerine uzak olduklarımızla dünyada hep yakın, hep iç içe olmak...
Kafa yapılarına karşı olduklarımızla aynı heva ve heveslere kapılmak...
Hiç sevmediklerimizle tıpatıp aynı kültürel değerlere bağlanmak...
Listeyi uzatabiliriz.
Ama şurası açık...
Bütün bunların lafının edilmesi bile bizi fena halde kızdırır.
Kızılmayacak gibi de değildir.
Sen kalk, inancını, aklını, kalbini, hülasa bütün zihinsel/ duygusal yatırımını "doğru olmak" üzerinde değil de, "farklı olmak" üzerine yap ama içinde yuvarlandığın çark döndükçe başkalarıyla aynılaşacağını unut!

***
Tam bir hafta önce bu köşede...
"Herkes aynı, hepsi birbirine karşı" başlıklı biraz sert kaçan yazımda ne demiştim, hatırlayalım mı?
"Benim inancım başka" deyip tembellik yapanlar; "ben çok farklı düşüncedeyim" havası atanlar; "kalbimdekileri ben bilirim, başkasından bana ne!" savunmasıyla ortalığı dağıtanlar, aynı hayat tarzına meftun olduklarının farkında değiller.
Şimdi biraz daha açabilirim...
Soru şudur: Nasıl yaşıyorsun?
İbadetlerini alışkanlık, ahlakını ahlakçılık, düşüncelerini gösterişçilik dairesinin içine kapatan yolu terk etmek bu soruyla başlar, arkası da şöyle gelir: Nasıl çalışıyorsun? Neye kazanç, neye kayıp diyorsun?
"Modern hayat tarzı" tartışmasının belkemiği tam burasıdır.
Biliyorum, çok zor konu.
Ama hesaplaşmak zorundayız.
***
Günümüzde ruhlarımızı törpüleyen bir numaralı alan ""tir; çalışma hayatıdır, yani medarı maişet çarkıdır.
Hayatlarımızın hükümdarı odur.
O yüzden de "iş aklı" neredeyse dokunulmazlık kazanmış ve giderek iktisadi ahlakın yerini almıştır.
"İş bunu gerektiriyor" veya "önce kazancımıza bakalım da..." tipinden savunmalar ve aynı başarı modelleri bütün çıkıntılıklarımızı düzleştirir.
Neden Marksisti, muhafazakârı; sağcısı, solcusu; rockçısı, türkücüsü iş hayatında biraz ilerleyince "al birini vur ötekine" tipler olup çıkıyor, sanıyorsunuz?
***
Sonra gelsin küçük numaralar...
Yalandan "fark"lar...
Doğru insan olmaktan vazgeçip "ilginç insan" olmaya çalışmalar...
"Renkli kişilik" deniliyor, malum.
Haksız da sayılmazlar.
Günümüz insanından "rengi" alınca geriye pek bir şey kalmıyor.
Şu yaşıma kadar tecrübelerimle sabittir deyip konuyu kapatayım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.