
Altını çizdiğim satırlar-72
Bilip de cahil, anlayıp da unutkan, görüp de kör, duyup da hissiz kalmanın felaketi... (NECİP FAZIL KISAKÜREK / O ve Ben)
Kumru, kuşların kraliçesidir.
Zarafet içinde yumurtlayıp yaşar.
Havalar ısındığında kuluçkalar dolup taşar(...) Boyunları ince siyah kolyeli gri urbaların üzerindeki siyah gözleriyle bizi yargılarlardı.
Bize ait olmayan bir aile hikayesini eşelediğimiz için sanırım biraz utanmamız gerekiyordu. (P. CLAUDEL / Kokular)
Dedim ya, uzak akrabalarımızın ölümü bizlere bir dedikodu gibi ulaşıyor. Güvercinlerini koymak için bakkaldan karton koli istemiş.
Bakkal da ona "ancak yarın koli çıkar, yarın gel vereyim" demiş (...) Şu an kendisi vasiyeti gereği doğduğu köyde, bir ağacın dibinde yatıyor. Bakkalın ayırdığı koliyi almaya ise, galiba kimse gitmedi. Mevsim kış, hava soğuk, güvercinler üşüyor.
(İBRAHİM TENEKECİ / UÇUŞ DENEMELERİ)
Dayanılır gibi değildi.
Klinikteki arkadaşlarımdan biri çok şanslı: Sanrı olarak hep yılanlar, fareler, kurtçuklar görür. Ben gerçekliği görüyorum.
(EMILE AJAR / Yalan Roman)
İnsan kendini kendisi için yeter gördüğünde kafir olur.
(ROGER GARAUDY / İslam ve İnsanlığın Geleceği)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.