Zaman akıp geçerken: Çay, kahve, vesaire
Garson soruyor: "Çay mı abi?" Hep çay istememe alışmış. "Yok", diyorum çantamdan bilgisayarımı çıkartırken; "bugün yalnız olacağım, önce bir kahve getir!" (2012'de bir defterin kıyısına bunu not düşmüşüm. Bildim bileli, yalnız kalmak veya "yalnız hissetmek" ile kahve içmek arasında bir bağ kurarım. Hatta mis gibi bir kahve kokusu "güzel yalnızlık" anlarına bir çağrı gibidir.)
***
***
Nobel Edebiyat Ödülü'nün kimi zaman taşıdığı siyasi imaları ve medyadaki sınırlı etkisini bir yana bırakırsanız, hakiki bir değeri yok. Bu gerçek Peter Handke'ye verilen 2019 Nobel'i için de geçerli. Ama şu noktaya mim koymak gerek: Avusturyalı yazar Handke, Uluslararası Adalet Divanı tarafından yargılanıp mahkum edilmiş Sırp Kasapları Miloseviç ve Karaciç'i hapishanede ziyaret etmiş biri... Şimdi sormayalım mı; İsveç Akademisi'nin kaknem üyeleri niye durup dururken Handke'yi seçtiler?..***
***
İki, üç yıldır başıma bir hal geldi. Gösterişli Hollywood filmlerini izlerken sıkıntıdan patlıyorum. Aynı çekim teknikleri, aynı abartılı oyunculuklar ve 16 yaş zevklerine ayarlı senaryo numaraları... O yüzden "Joker"i seyretmeye giderken ayaklarım da geri geri gitti. Fakat kendi türünde beklediğimden daha sağlam bir filmle karşılaştım. Bir taraftan da içimden sordum: Malum hikâyeyi bahane ederek ne anlatıyorlar? ABD'nin büyük şehirlerinin on yıl sonraki mahşerini mi?***
Moda'da hakiki bir şef elinden çıkma çok lezzetli dürümler. Yolunuz düşerse Muutto'ya uğrayın. Acı seviyorsanız, jalapeno biberli ayranını da için.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.