Korona günleri notları: Yüz yıl sonra yine...
Buruk bir ramazan bu... Dışarıda her şey durdu. Şimdi evlerimizdeyiz. O çok sevdiğimiz ramazan coşkusunu şimdi dışarıdan içeriye, hatta doğrudan "içimize" taşımak zorundayız. Elbet bu çile ve zahmetin bir rahmeti vardır...
***
***
Profesör John Oxford'un şu notu da ilginç: "İngiltere'de herkes İtalyanların organizasyon yetersizliğinden kaybettiğini düşünmeye eğilimli. Oysa Kuzey İtalya'daki hastanelerin donanımı ve sağlık personeli kalitesi İngiltere'dekilerden daha iyiydi."***
Malum, karantina başladığından bu yana en gözde konu evde ekmek pişirme... Ekmek, farklı bir şey. Bana öyle geliyor ki, bu moda kolektif bilinçdışımızdan günümüze bir mesaj da aktarıyor. Sanki birbirimize şöyle soruyoruz: Savaş, kıtlık, felaket zamanlarında "hayatta kalma" becerilerimiz hala yerli yerinde mi, test etmeye var mıyız?***
***
Uzun bir zamandır popüler müzikle aram yok. İhtiyaç da duymuyorum. Gözden uzak kalan çok güzel müzik türleri, çok iyi müzisyenler var. Yine de mesleki bir alışkanlıkla spotify'daki "yeni çıkanlar" listesine göz atmayı ihmal etmiyorum. Bir tek Cihan Mürtezaoğlu'nun "Zulmün Buysa" şarkısı kalbimi çaldı. Ama Mürtezaoğlu deyince, ben hala 2016'da çıkan "Bitsin Bu Delilik" albümünde takılı kalmış haldeyim.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.