Kelimeler, şeyler ve biz-2
Açıktaydık... Bazen çaresizce, bazen göğsümüzü gere gere sergiliyor, sergileniyorduk... Güzeldi ama aynı zamanda çok yaralayıcıydı... Çünkü YÜZÜMÜZ ortadaydı... Hani o "içinde saklı kaldığımız/saklandığımız açıklık" olarak yüz. (G. Agamben) Artık maskelerimiz var. Bakılamayan ama bakan (gözlerimiz) insanlar... Yüzümüzün dili kayboldu şimdi. Sadece kelimelerimiz, davranışlarımız ve giysilerimiz (sosyal işaretlerimiz) konuşuyor... Derin bir değişimin ilk adımları sanki.
***
Rilke haklı: "Her türlü anlam misafirdir sadece."***
***
Arzulanan ister orada olsun, ister yanıbaşımızda, eğer bize hep "uzak"sa, içimizde filizlenen aşktır. Yani bir daha tekrar edeyim. AŞK, özlemdir. Özlem, aşktır.***
Arzuyu kışkırtan engeldir, doğru! Ancak aşkı kışkırtan mesafedir; ölçülemeyen ama bir türlü kapanmayan o mesafe... Mecnun kendini çöle vurmaz, zaten çöldedir.***
Peki gözden ırak olan, gönülden de ırak mıdır? Tanışıklıklar, dostluklar, yakınlıklar için geçerli bu... Lakin aşk gözün değil, "dil"in işidir. İçimizde durmadan konuşan ve hatırlayan neyse, onun işi...***
***
Hakkımda yazılıp internet ortamına bırakılmış bir yazıyı görmez olaydım. Yazan kişinin paçalarından akan haset ve komplekslerinden tiksindim. Bir yığın yalan dolanın yanında diyor ki, "olamamış"ım!.. İyi ki!.. Şükür ki!.. Sizin istediğiniz gibi olamadım, olmadım.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.