Korona günleri notları: Bir gariplik var!..
"Salgın sırasında maske bulamıyoruz diye sızlanıyorduk, şimdi salgın geçti havasına kapıldık, herkes maskelerini evde bırakıp dışarı çıkıyor" diyor Paris'teki arkadaşım. Çektiği kafe fotoğraflarını gönderdi. Bizimkiler, Paris'tekilerin yanında hastane servisleri gibi kalır... Cuma günü Berlin'deki gazeteci dostlarla da mesajlaştık. Onlar iyice şaşkınlar! Medyadaki virüsle ilgili haberler bıçak gibi kesilmiş. Garip şeyler oluyor Almanya'da; bir bölümünü önümüzdeki hafta yazacağım. Ortaya çıkan tablonun çok ayrıntısı var. Fakat hepsi bir yana iki noktanın altını çizmek gerek. Birincisi, insanlar sanki yaşananların ağırlığına ikna olmamış gibiler. Yetkililer bunun nedenlerini sorgulamalılar... İkincisi, dünyada bir tek Çin var ve geri kalan toplumlar "Çinleşme"ye, yani sıkı düzen içinde kontrol altına alınmaya itiraz ediyor.
***
***
Bunu baştan düşünmeli. Küreselci proje boşuna onları hedef almıyor.
***
"Sineklerin Tanrısı" romanını bilirsiniz... Ülkelerindeki muhtemel nükleer savaştan kurtarmak için kaçırılan 6-12 yaş civarındaki çocukların bindiği uçak düşer. Çocuklar cennet gibi bir adaya düşerler ama masumiyetlerinin içinden yavaş yavaş kötülüğün karanlığı fışkırır... Peki gerçekte böyle mi oluyor? Bu sorunun cevabı için Gülenay Börekçi'nin Sabit Fikir dergisinin yeni sayısındaki "Sineklerin Tanrısı yalanmış!" başlıklı yazısını okuyun.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.