Plan içimize işliyor, farkında mıyız?
"Akdeniz kıyılarındaki karmakarışık milletlerle dolu büyük limanlara has, çürük yemiş gibi ağırlığı artmış, geçkin rayihalı sımsıcak bir gece..." Açtım, Refik Halid ustanın "Sürgün" romanını bir daha karıştırmaya başladım. 1930'ların Beyrut tasvirlerini okudum. Nasıl lezzetli bir dille hakikati tutup yakalayıveriyor. Hele bir sabah denizin görüntüsünü anlatışı var ki... "Dışarı çıktıkları zaman denizin yüzüne buğulu bir bardak eriği pembeliği veren durgun bir sabahla karşılaştılar."
***
***
Acaba eski normale döner miyiz diye bekliyor musunuz? Beklemeyin. Yavaş yavaş "yeni normal"e alıştırılacaksınız. Sonra... Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, olmayacağını, gündelik yaşamınızın kökten değişmeye başladığını anladığınızda iş işten geçmiş olacak. Salgın, virüs, olup bitenler hakkında zihninizde oluşacak "aydınlanma"nın ne size ne de başkasına bir faydası olmayacak... Plan bu! Mart ve nisan aylarında devletler bu küresel projenin işleyişine çomak sokmakta kararlı görünüyorlardı. Ama şimdi durum değişti. Proje güçlü, devletler ise gelecekteki varlıklarını korumak için çabalıyorlar. Yeryüzü oligarşisinin kendi medyasında kullandığı iki deyime dikkat edin: Birincisi "Büyük sıfırlama", diğeri ise "Yaratıcı yıkım."***
***
Pandemiden sonra Kanlıca'ya bağlandım. Kanlıca'da akşamın inmesini beklemenin tatlı bir melankolisi var.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.