HAŞMET BABAOĞLU

İmkansız samimiyetler!

Mesafe yok...
Herkes yan yana, iç içe...
Müthiş bir sürtünme ısısı yayılıyor ortalığa...
Yüz yüze, kol kola, sırt sırta, omuz omuza...
Laf lafa, yalan dolana sürtünüp duruyoruz.
Adı "itiraf" konulmuş yapmacık öyküler birbirini izliyor.
Ezbere gevezelikler kendine ayran budalası hayranlar buluyor.
Öyle bir dünya bu!
Samimiyet dünyası...

***

Tabii şimdi bunları okuyunca demişsinizdir ki...
Ne mesafesizliği?
Nerede o kol kola, sırt sırta haller?
Kaldı mı, öyle şeyler şu pandemi günlerinde?
Hayır!
Eski bir yazımın girişi bu...
Bugünlerde çekmeceleri karıştırıp duruyorum, eski kitaplarımı başkası yazmış gibi (ki biraz öyle sahiden) okuyorum ya...
İki binli yılların başında "Samimiyet mi? Lafı çok, kendi yok" başlıklı yazımdan bu satırlar.

***

Bir dakika! Bir dakika!
Tamam, etli kanlı hayat birden "mesafeli" oluverdi ama yazdıklarım size sosyal medyadaki halimizi çağrıştırmadı mı?
Oradaki "sürtünme ısısı"nı inkar edebilir misiniz?
O yalan dolan yakınlıklarımız mesela...
Ve aforizmalarla, devrik cümlelerle süslenmiş boş gevezeliklerin ayran budalaları...
Çok tanıdık gelmedi mi?
Gerçek şu ki...
Samimiyetsiz "samimiyet" artık hükmünü sosyal medyada sürdürüyor.
Olay bu!

***

"Samimiyet"in Arapça kökü "en içerisi, merkez, ilik, göbek" gibi benzetmelerle aktarılabilecek bir "öz"e işaret ediyor.
Samimi olmak...
Esasında bizim sandığımız gibi gevşek ve geveze bir hal değil, tersine sağlam bir duruş ve çoğu zaman sükunet gerektiriyor.
Neden?
Çünkü "özüne sadık", "özden" olmak demek.
Türkçe karşılık olarak uydurulan "içtenlik" de bu bakımdan manidar.
Söyleyin şimdi...
"İç"i olmayanın içtenliği olabilir mi?

***

Şu sosyal hayatta (ve tabii sosyal medya hayatında) gerçekten "içli" bir şey var mı?
Varsa bile ne kadar az...
Varsa eğer, sessiz, sakin kuytularda çoğu zaman...
Varsa, mutlaka güven ortamında var.
Oysa bu ortam daha çok "ben sana güvenmem ama sen bana güven" ortamı...
Hep kendine yontmalar alanı...
Üstelik şunu da bilmek gerek; samimiyet duygusu ve tavrı bir başkasıyla tanışıklığa dayanmaktan çok, kişinin kendiyle tanışıklığı üzerine inşa edilebilir. Uzun lafın kısası...
Önce kendimize bir "kendimiz" yapmalı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.