HAŞMET BABAOĞLU

Bize dokunacaklar, biz kimseye dokunamadan!

"Bana dokunma!" Batı kültürü bu sözle hesaplaşarak (yani kah benimseyerek, kah şiddetle iterek) kendini inşa etmiştir.
Bu çok dokunaklı bir sesleniştir aslında...
Yuhanna İncili'ne göre Hz. İsa yeniden dirildiği sırada Mecdelli Meryem ona elini uzatınca "noli me tangere" der, "bana dokunma!"
"Beni rahat bırak, yolumdan alıkoyma!" mesajını da taşır bu söz.
Hem sert biçimde dokunma yasağını hatırlatır, hem de dokunmanın hayatımızdaki yerini iyice öne çıkartır.
Çünkü seven dokunmak ister, dokunur.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Günümüz insanı için hakları, hukuku "dokunulmaz"dır, en azından öyle öğretilmiştir..
Fakat sevgi ve sevinç doğuran yakınlığın dokunmadan geçtiğini de bilir.
Yaşam kültürü "dokunmatik"tir; arzularını en çok kışkırtan şey ise "pürüzsüz" temastır.
Ama burada duralım...
Çünkü buraya kadar!
Çünkü bu "Batı"nın kapanış dönemi başladı.
Pandemi hem Batı'yı hem de bütün dünyayı değiştirecekse, bu çizgiden ilerleyerek değiştirecek...

***

Şu halimize baksanıza...
Dokunmak ne kelime!
Birbirimize yakınlaşamıyoruz bile...
Fiziksel mesafeye gayet uyanık biçimde ve ısrarla "sosyal mesafe" denmesi boşuna mı sanıyorsunuz?
Sözlerimizin dokunması ve mimiklerimizin konuşması dahi maskeyle engelleniyor.
Yeryüzüne korkusuzca temas etmek mi? Ultra hijyen arayışı buna izin vermiyor, vermeyecek!
Çamur, toprak, rasgele oraya buraya bırakılmış nesneler, cüruf...
Bunlar bağışıklık kazanmanın patikalarıydı.
Oysa şimdi kendimizi korumak için gelecekte bağışıklık sistemimizi korumasız bırakacak yolu seçiyoruz.
Yani neredeyse bütün dünyaya "bana dokunma!" diyoruz.
Davranışlarımızı derinden etkileyen bu değişim geleceği farklı kılmaz sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

***

Gelelim kolektif olana...
Hani o dokunulmaz demokrasiye...
Geçmiş olsun, geçiniz!
"Hepimize farklarımıza göre muamele edin!" diyen; hareket serbestisini her şeyin üzerinde tutan demokrasi kavrayışı her gün biraz daha törpüleniyor.
"Dünya bu gidişle Çin olacak" meselesini sadece yapay zeka ve dijital ekonominin totaliter çerçevesinde ele alanlar esası gözden kaçırıyorlar.
İnsan yeniden kuru kuruya yurttaş olmak üzere...
Gidiş iki sınıflı bir dünyaya doğru...
Global oligarşi ve yurttaşlar ordusu...
Esas bu tabloyu idrak edip konuşmak, tartışmak zorundayız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.