Cumartesi notları: Çocuk muyuz biz?
Söylenmesi hoşumuza gitmiyor ama gerçek şu: Sosyal medya "kırk yıllık" davranışlarımızın niteliğini dönüştürüyor. Niyeti bozuk yeni gayeler, fena halde sinsi hazlar kol geziyor oralarda... Mesela "eve gelen kitap kolileri neden zevkle açılır?" diye sorsam, haklı olarak çok saçma bulacaksınız. Okumayı heves ve hasretle beklediğiniz kitaplar gelmiş işte! Bunun niçini, nedeni olur mu? Fakat artık iş değişti. Kimin aklına gelirdi ki, gün gelecek yeni kitaplar sevinçle karıştırılacak, fotoğrafları çekilecek, yakın biri olduğu şüphe götürmeyen bir takipçiye laf sokuşturmak için içlerinden özel cümleler seçilip bir Instagram postunun altına veya bir facebook mesajına kondurulacak... Ve sonra okunmadan rafa kaldırılacaklar. Niye? Çünkü asli işlevlerini yerine getirdiler. "İstismar" edildiler mi deseydim acaba? (Belirtmem gerekir mi? Elbette gerçek kitap okurlarını ve sosyal medyada kitap tanıtımı yapan hesapları kastetmiyorum.)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
***
Anladık, kafeler ve çay bahçeleri şehrin esas solunum yollarıymış... Onlar kapalıyken şehir nefes darlığı çekiyor. Geriye parklar kaldı. Bir de uzun ve çarşı özellikli caddeler. Bazen bu caddelerde nereye, niçin gittiğimi bilmeden (bilmenin faydası yok çünkü!) yürüyüp duruyorum.***
***
TRTDİNLE uygulaması pek güzel olmuş. Çok iyi bir tasarımı var. Kullanışlı. Tavsiye ederim. Müzik seçmeleri çok iyi. Ama meraklısı için öyle bir şey var ki, onu özellikle vurgulamak istiyorum: Radyo Tiyatrosu serisi. Mesela açın Yüzyıllık Yalnızlığı veya Ateşten Gömleği dinleyin. Çok hoşnut kalacaksınız.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.