HAŞMET BABAOĞLU

Kılıçdaroğlu’na değil sahne arkasına bak!

Geçen haftayı yine anamuhalefet partisinin liderini konuşarak geçirdik...
Dünya ölüm kalım çemberinden geçerken...
Türkiye kuşatılmışlığını kırmaya çalışırken...
Biz dünya saçması bir öneriyi; muhtarlara birer sekreter (özel kalem) alınırsa, istihdam sorunu çözülür mü, çözülmez mi konusunu konuşup durduk...
Şaşıranlar oldu yine...
İlkokul öğrencisi bunları söylemez diyenler...
Gülenler...
"Allah'ım sen bu muhalefete akıl fikir ver" diyenler...

***

Kılıçdaroğlu on yıldır aynı filmi oynatıyor.
Biz de hep aynı tepkiyi gösteriyoruz.
Şimdilik takılmış plağın iğnesini yerinden kaldıran yok!
Uyuşturucu satışından vergi alınmasından, kahvelerde kâğıt oyunu için sürekli yeni deste açılmasına kadar ne öneriler gördük geçen yıl.
Ne zaman temel meselelerin konuşulmasına sıra gelse Kılıçdaroğlu çıkıp garip bir şeyler söylüyor.
Kitlesi üzerindeki hipnozu bir yana, itiraf edelim ki, bizleri de sersemletmeye başladı.

***

"Bir lider nasıl pervasız böyle şeyler söyler yahu?" diye dövünüp duracağımıza...
Ülkedeki seçmen kitlesinin yüzde 25'inin yıllardır çıtını çıkarmadan bu abuk ekonomi reçetelerine kafa sallamasını konuşmalıyız...
Daha önemlisi...
Seçmen kitlesinin yüzde 15'ini (ki aralarında "muhafazakârlar" da var) yeni kâğıt destesi, uyuşturucu vergisi, muhtarlara özel kalem gibi tuhaflıklara zerre aldırmadan Kılıçdaroğlu'na eklemleyen dinamiklerdir.

***

Farklı siyasi görüşler başka şey...
Abuklaşan (!) siyaset başka şey...
Böyle bir çizgi neden ve nasıl oluşturuldu demeden şaşırarak veya eğlenerek devam edecek miyiz?
Hatta şunu da söyleyin bana...
Seçimde ilk kez oy verecek 7 milyondan fazla genç içinde şimdiden muhalefete oy vermeye kararlı olanlar Kılıçdaroğlu'nun bu söylemleriyle ilgileniyor mu?
Cevap, "Hayır!" mı?
O halde biz niye bu kadar ilgileniyoruz?
İlgileneceğimiz şey...
Kılıçdaroğlu'nun kurduğu sahnenin arkasında olup bitenler olmalı...
Farkında mıyız?
Anamuhalefetin "eğlencelik" politika çizgisi hiç eğlenceli olmayan (ve mutlak biçimde Türkiye'nin bağımsızlığını tehlikeye sokan) noktalara doğru hızla gidiyor.

***


NOT DEFTERİ
Bugün dijital psikopolitika çağına doğru gidiyoruz. Bu siyaset, pasif gözetlemeden aktif yönlendirmeye doğru ilerliyor. Bu da bizi özgürlüğün yeni bir krizine itiyor. (BYUNGCHUL HAN / Psikopolitika)

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.