HAŞMET BABAOĞLU

Ekranlar ve zihnimiz

Dizinin ilk bölümü ajan Eve'nin ofise kruvasan siparişiyle başlayacak...
Şefi kruvasanı görüp "bana vermezsen seni işten atarım" diyecek...
Eh sonra insanları birdenbire yağlı ay çöreği iştahı basmayacak...
Buna kim inanır?
Şimdi öğreniyoruz ki, dünyanın her köşesinde dizideki sahneyi izleyenler gece vakti falan dinlemeyip kurye servislerinden kruvasan istemişler.
Ama sorarsanız...
İzleyenler dizinin diğer sahnelerindeki "yem"leri asla yutmayacaklar; eşcinselliği özendiren, cinayetleri oyunlaştıran, erkeklerin tamamını uyuzlaştıran, katil kadınları bile "ilham perisi" kılan sahneleri öylesine izleyecekler...
Ne aldatılış ama!

***


Basit ve azıcık da "lezzet"li bir örnekle başlayayım istedim...
Yoksa, on binlerce dizi ve filmden nasıl sert, nasıl dehşetli örneklerle konuyu açabileceğimi tahmin edebilirsiniz.
Yerli dizilerdeki zayıflara şiddetin sıradanlaştırıldığı sahneleri, aile üyelerinin birbirlerine düşmanlıklarının normalleştirilmesini falan hiç açmayayım...
Deniyor ki...
Onları "kötü örnekler" olarak izliyoruz, aklımız başımızda insanlarız.
Ben de soruyorum: Şu ipini koparmış günümüz hayatında aklımız başımızda kalıyor mu, bundan emin misiniz?
Dizideki kötü adam gibi giyinmeye, yürümeye, konuşmaya bayılıyorsunuz.
E, o halde...
Nasıl inanayım şimdi o berbat dizi karakterinin "kafası"ndan etkilenmediğinize?

***


Anlatacağım şey şu...
Bundan on küsur yıl öncesine kadar çeşitli medya ve sosyal psikolojik etkileri üzerine bilimsel makaleleri okur ve sonra köşemde "araştırmalar dizi ve filmlerin gençler üzerinde iddia edildiği kadar etkili olmadığını gösteriyor" şeklinde yazılar döşeniyordum.
Oysa artık bu sponsorlu bilim araştırmalarının ne dediği umurumda değil.
Son yıllarda sokakta ve etrafımda tanık olduklarım bana gerçeğin böyle olmadığını gösteriyor.
Bundan beş yıl öncesine kadar bazı uzmanlar "televizyonu kapatırsan, gerçek hayata açılırsın" türünden şeyler söylüyorlardı gençlere...
Şimdi televizyon da kalmadı.
Artık her yer ekran...
Hatta böyle "kapanma"ya devam edersek, ekranlardaki hayattan ötesi kalmayacak.
Youtube'undan, Tik tok'una, ekranlarda nelerin akıp durduğu da malum...

***


Soru şu...
Zihnimizin ne kadarı değerlerimize ve dünya tasavvurumuza bağlı, ne kadarı "dışarıdan/ekrandan" geliyor?
Bu yazı konuya, soruya, cevaba bir "giriş" olsun.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.