HAŞMET BABAOĞLU

İstila ve ricat koridoru

Ne zaman Ukrayna'da olup bitenleri izlemek için ekrana odaklansam, zihnim geçen yüzyıla gidiyor, hatta daha da geriye...
Savaş tarihi...
Napoleon orduları...
Ukrayna düzlükleri...
Hitler...
Kiev...
Rusya...
Ve muharebe alanındaki beklenmedik düşman olarak hava durumu...
Kar, soğuk, çamur, balçık...

***

Tam bu satırları yazmaya oturmuşken kuvvetli bir rüzgar balkon kapısına yüklenip açınca...
İçeri giren buz gibi hava sarstı beni...
O sırada bir yandan da El Cezire'nin Kiev muhabirine bakıyordum.
Bugünkü Kiev de az tuhaf değil hani...
Sağ üst köşede "canlı bağlantı" yazıyor.
"Durum fena!" diyor muhabir...
Arkasına aldığı meydanda basbayağı trafik yoğunluğu var; araçlar kırmızı ışıkta duruyor; yeşilde geçiyor falan...

***

Bilen bilir...
22 Haziran 1941'de, sabaha karşı 03.15'te Hitler orduları Baltık denizinden Karadeniz'e kadar uzanan hatta muazzam bir taarruz başlattı.
Barbarossa Harekatı...
İki binden fazla uçak bölgedeki 66 Sovyet pistini vurmuş, üzerlerinde kızıl yıldız işaretli 1200 uçak kısa sürede kullanılmaz hale gelmişti.
Sonrası yeşile çalan gri üniformaları içinde yaklaşık üç milyon askerin zırhlılarla ve piyade olarak ilerleyişiydi.
O kadar hızlıydı ki Almanlar, bazı birliklerin günde 80 kilometre yol kat ettiği söylenir.
Daha temmuz ortasında "Moskova'nın bahçe kapısı" denilen Smolensk'e girdiler.
Ama olmayacak şey!
Hitler, birden plan değiştirdi: Moskova'ya gitmiyoruz, Kiev'de kalacağız kararı geldi.
19 Eylül'de Kiev düştü.
Hitler'in tekrar Moskova'ya ilerleyiş kararını; Almanların Sovyet direnişi ve tıpkı Napoleon orduları gibi korkunç kış şartlarıyla "çarpışmak" zorunda kalışının hikayesini filmlerden, dizilerden az çok bilirsiniz.
Hollywood tarihçileri şöyle anlatmayı severler: "Hitler, yenilgiyi kabullenmek saydığı için orduya kışlık donanım dağıttırmamıştı."

***

Bunları niye hatırlatıyorum?
Meraklısı işin bu yönüne de baksın diye...
Zihin açıcı olacaktır, eminim.
Putin şu konuda haklı...
Ukrayna, başka bir ülkeye benzemiyor.
Batı, hep oradan uzanıyor Rusya'nın kalbine...
Bir tür koridor...
İstila ve ricat koridoru...

***


NOT DEFTERİ
Sonunda gün gelir, hayatımızın çöp yığınıyla baş başa kalırız. Iskartaya çıkardığımız dostlarımız ve bir günlüğüne iyi olmuş insanlarla dolu çöp yığını. Kaçındıklarımız ve baştan savdıklarımız... (ANDREJ NIKOLAIDIS)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.