HAŞMET BABAOĞLU

İzmir’in yeni 9 Eylül’üne nasıl geldik?

Olacağına bak, derdi eskiler...
Ninelerimizin "kundaktaki çocuğu süngüleyen zalim Yunan" hikayelerinden, benim ve sonraki kuşakların "Ege'nin karşı kıyısı"na aşk şarkıları söylediği ruh haline geçişimizi hiç sorgulamadan...
Toplumsal tasavvurumuzda İstiklal Savaşı yerine muğlak bir anti-emperyalizm söyleminin öne çıkışının niyesi, nasılı üzerinde hiç durmadan...
Efelerin savaşçı ruhunu "zeybek ruhu"na çeviren popüler kültür numaralarını seyrede seyrede...
"İzmir'in ayrı parası, ayrı bayrağı olsun!" çıkışlarını hafife alarak...
Tunç Soyer'in 9 Eylül konuşmasına geldik işte!

***

Sanırsınız, düşman buhar olmuş, işgalci hiç yokmuş...
Sanırsınız, Yunanlılar da bizim taraftaymış...
Sanırsınız, dünya savaşını tek başlarına Osmanlılar çıkarmış...
Aynen şöyle diyor Soyer...
"100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece, saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar." Laf oyunu falan deyip geçmeyin, sakın!

***

Çok mu kızdınız?
Haklısınız..
Lakin niye şaşırıyorsunuz?
Okullarımızda hocalarımızdan yıllarca bu martavalları dinleyerek büyümedik mi?
Osmanlı'ya düşmanlık zihinlerimizin en derin noktalarına zerkedilmedi mi?
Daha çok erken zamanlarda uyanık bir "el" tarafundan Yunan'ın denize dökülüşü unutturulup yerine "Venizelos güzellemeleri" koymaya çalışılmadı mı?
O kadar çok ve boş boş "yedi düvele karşı savaş" lafı ettik ki, ne yedi düvel nedir anlayabildik, ne de yedi düvelin kışkırtıp topraklarımıza sürdüğü Yunanlıları sonra neden terk ettiklerini kavrayabildik...

***

Şimdi 9 Eylül valslerle kutlandı;
Tarkan'la "taçlandı" falan tamam da...
Upuzun bir kültür ihmali...
Millilik konusundaki hantallıklar...
Eh, hepsinin acı meyvesi böyle çıkıyor.
Önce bunu bilelim.
Sonra bu "kafalar"ın gelecek planı ne, onun üzerinde dururuz..

***


NOT DEFTERİ
Ne demiş Köroğlu'nun babası: "Biz kör olduksa, dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!" ( KEMAL TAHİR / Kurt Kanunu )

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.