HAŞMET BABAOĞLU

Konuşmamız gereken şeyler var

"Sınavdan önce açık açık cevaplarını gösterip anlattığım soruları bile boş bırakmışlar. Tamam! Ders çalışmasınlar, diploma falan almasınlar. Tamam! Yılgınlar, onu da anlıyorum. Ama ne yapmak istiyorlar, ne yapacaklar bu çocuklar, anlayamıyorum artık. Yoruldum."
Bir öğretmen okurum böyle yakınıyordu geçen hafta...
Özel bir okulda görevli bir başka öğretmen ise "bitmez tükenmez bir şımarıklık ve duygularını çoktan kaybetmiş bir sistem var; ben de ondan usandım" diye anlatıyordu.
Peki buralarda bunları konuşuyor muyuz bunları?
Ne gezer!
Oysa konuşmalıyız.
Öğretmenine koridorda çarpıp yere düşüren ve dönüp özür bile dilemeyen öğrenci tipine ne zaman geldik mesela?
Çoktan konuşmalıydık.

***

Her önüne gelen mesela piyasanın ahlaksızlığından bahsediyor...
Toptancı ahlaksız, perakendeci ahlaksız, müşteri çaresizmiş.
İşverene sorsan işçi zaten arsız, işçiye sorsan işverenin arsızlığı tavan yapmış...
Her şeyi çalışma ve ticaret ahlakının yokluğuyla açıklayıp içini öfke ve kırgınlıkla arındırmaya çalışanlardan geçilmez oldu.
Nasıl yani?
Birdenbire ahlaksızlık virüsü mü sardı piyasayı?
Peki gündelik hayatın iktisadını konuşmayı hiç düşündük mü?
Buralarda istatistikleri, grafikleri bırakıp insan ve iktisat ilişkisini konuşmaya başlayan kaç yazar çizer gördünüz?

***

Makro siyasete o kadar odaklandık ki...
Asıl kaybettiğimiz sahayı gözden kaçırıyoruz.
Mikro siyaseti yani...
İnsan ilişkilerini...
İnsanla para arasındaki boğucu örüntüyü...
İnsanla itibar, insanla iktidar, insanla insan bağını konuşuyor muyuz?
Çocuklarımıza ne oluyor, ne olacak diye sorguluyor muyuz?
Canımız sıkılıyor.
O zaman gelsin 6'lı Masa saçmalıkları mı?
Her kanalda Masum Türker izlemek mesela...,
Hayatımızın sorularına cevap olabilir mi?
Olmaz ki öyle...
En fazla kafa buluruz.
Lakin sonunda yine elde var sıfır...

***

Makro politika elbette hayati önemde...
Çünkü ülke yoksa, devlet yoksa...
İnsan nasıl olsun!..
Fakat bir dakika!
"Küçük dünyalarımız"ı da pek küçük sanmayın!
Çok büyük bir ağrılığı vardır ve gün gelir altında kalırız.
Düşünmemiz, konuşmamız gereken ama ihmal ettiğimiz çok şey var.

***

NOT DEFTERİ
Hiçbir şey kendini tekrar etmez. Biz kendimizi tekrarlıyoruz, hepsi bu. ( ERİCH MARİA REMARQUE / Zafer Takı )

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.