HAŞMET BABAOĞLU
26 Ocak 2025, Pazar

Düşüş

Altını çizmişim...
Yeni yetmeliğimdeki ilk okuyuşumda da çizmiş miydim acaba?
Varlık Yayınları cep serisinden o kitabı elimden çıkardığıma üzüldüm şimdi. Ama yaprakları sararmış, dağılmış hâlini hatırlıyorum.
Bu elimdeki kitap da çok eski baskı...
Bahsettiğim satır şu:
"Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Artık hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır."

***

Albert Camus'nun "Düşüş"ünden söz ediyorum...
Gençliğimde elimden düşürmediğim anlatı...
Romanın kahramanı gibi yalnızdım, kitabı cebime koyar, Kalamış sahilinde dolanır, Köhne'ye oturur (bugün yerinde asfalt yol ve marina var) ve rastgele sayfalarını açıp okurdum.
Bize niye anlatıyorsun bunları, diyorsunuzdur, haklı olarak.
Rastlantı gibi gözüken basit olayların bir tür eylem işareti olduğuna inanmışımdır hep.
Yıllardır oturmakta olduğum evle bağlarım her gün biraz daha soluyor. Eşyalarımla da, kitaplığımla da aram açılıyor. Geçen gün kitaplığı ayıklamak için karıştırırken, varlığını çoktan unuttuğum bu kitap neredeyse kafama düştü. "Düşüş" yani...
Romanın kahramanı gibi gevezelik ediyorum işte, aldırmayın!

***

Amsterdam'da bir barda yakaladığına kendini anlatan, bir zamanlar Paris'te avukatlık yapmış yapayalnız bir adamdır kahramanımız...
"Doğruluk duygusu ve haklı olmanın verdiği doyum"a yaslanarak geçmiş yıllarını onu dinleyenlere boca eden ve alabildiğine umutsuz, karamsar ama seçimlerine başından sonuna inanan biri...
Oturdum, okudum bir daha..
Topu topu 70 küsur sayfa...
Bir gecede bitti.
Ben niye bu kitabı bu kadar sevmiş, kahramanına bağlanmıştım, neden benimle yapılan söyleşilerde adını geçirip durmuştum; şimdiki kafamla kavraması biraz zor ama yine de hissediyorum.

***

Ah işte! Yerim bitiyor...
Pekâlâ, "Düşüş"ün en son paragrafını biliyor musunuz?
Kahramanımızın Paris'te Seine rıhtımında geçen günlerine dönüp attığı çığlığı...
Şöyle:
"Ey genç kız, kendini yine suya at da her ikimizi kurtarma şansına bir kez daha ereyim..."
Bu hatırlayış geçmişte bu ölümü engelleyememiş olmanın kederinden midir?
"Su ne kadar soğuk... Ama yüreğimizi ferah tutalım. Artık çok geç, hep geç olacak!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.