Püf noktaları
Günümüz dünya medyasında bir numaralı otosansür kaynağı, gazetelerin kendileriyle ilgili eleştirel içerikli haberlerdir. Anglosakson basın buna hâlâ çok sıkı biçimde direniyor - son örnekleri LA Times ve Wall Street Journal.
Ama çaresi de var. Bir medya grubunun görmediğini, çarpıttığını, rakiplerinden okuyor insanlar. Türkiye'de uzun süredir olan da bu. Ama bu sadece güvenin kırılmasına değil, komplolara varan bir kafa karışıklığına da yol açıyor.
Böyle durumlarda, dürüst gazetecilik çözümdür. Ülkede bir sektörü derinden sarsmaya aday bu gelişmeyi tüm yönleriyle işlemek, SABAH gibi demokrasi yandaşı, adil ve özgür rekabet yandaşı bir gazetenin asli görevidir.
Haber özneleri, çoğu kez, kendileri aleyhinde algılanacağı ve olumsuz sonuçlar getireceği korkusuyla haberlerin yayınlanmasından korkar, engellemeye çalışırlar. Medyadaki "haber özneleri"nde bu korku daha da kuvvetli bir şekilde kendisini belli eder.
Önemli değildir. Okur gözünde doğrulardan, gerçekten kaçmayan; hakkaniyetli, ilkeli ve tutarlı olan gazete kazanır. Başka deyişle okur, Doğan süreciyle ilgili tüm gerçekleri öğrenmek için SABAH'ı okumalıdır.
Bu gelişmeyi güven yaratacak şekilde izlemenin bazı püf noktaları var:
Bununla bağlantılı gelişmeleri izlerken de aynı noktalara dikkat edilmelidir. Mesela, 14 Ekim tarihli AB Komisyonu İlerleme Raporu'nda yer alan ve Doğan Medya Grubu'na ceza süreciyle ilgili kaygı ve kuşkuların dile getiren bölümün 15 Ekim (ve sonrası) tarihlerde haberlere girmemesi yanlış olmuştur.
Bu vesileyle bir noktaya daha işaret etmeliyim: Duygu Leloğlu'nun İlerleme Raporu ile ilgili haberi, çok doğru bir şekilde, Ergenekon ile ilgili Komisyon tespitlerini en öne çıkarmaktaydı, ancak Ergenekon davasını demokratikleşme kavgasında önemli bir aşama olarak gören tespitler çok geri plana itildi.
Haberin, bu unsuruyla, 15 Ekim tarihli baş sayfada çok daha büyük bir yere layık olduğunu -bir ombudsman olarak- düşünüyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.