Büyük güçlerin Suriye savaşları
ABD'nin çöken 'terörle savaş stratejisi' büyük aktörler arasındaki klasik güç mücadelesini yeniden alevlendirdi. Bu yeni dönemde çok komplike ve aynı zamanda oldukça provokatif bir aşamadan geçiyoruz.
Pentagon, 19 Ocak'ta yayımladığı Ulusal Savunma Stratejisi (Trump Doktrini) ile zaten 'terörle savaş' sayfasını resmen kapattı. Zira terörle savaşta belirlediği hiçbir hedefe ulaşamadı.
Yeni bir rakibin ortaya çıkmasını engellemek isterken Rusya, Çin, Türkiye ve İran'dan oluşan bir cepheye yol açtı. Hazar'dan Aden Körfezi'ne ulaşan alandaki enerji yataklarını kontrol planı ağır darbe aldı.
En önemlisi de Türkiye'yi dönüştürerek yeniden vesayet altına alma projesi çöktü.
Görünen o ki yenilgiye doymayan Amerikan yönetimi sıfır toplamlı yeni bir savaşa hazırlanıyor.
Yoksa dış ticaret açığı rekor düzeye ulaşmış ve dış borcu 20 trilyon doları aşmış ABD'nin savunma bütçesini 60 milyar dolar daha artırmasının yanında 1 trilyon dolarlık nükleer silahları modernize etme projesini onaylaması hiç de hayra alamet değil.
Ancak ABD ne yaparsa yapsın yine hezimete uğrayacak. Çünkü II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez kendisine jeopolitik anlamda denk birden fazla güçle karşı karşıya.
Üstelik üç ayrı cephede ve alanda savaşmak zorunda. Çin'e karşı ekonomik, Rusya'ya karşı askeri ve Türkiye liderliğindeki İslam dünyasına karşı ise jeo-kültürel bir mücadele vermesi gerekiyor. Herkesin düşmanı haline gelen ABD işte bu yüzden SSCB'nin akıbetini yaşayacaktır.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, bu nedenle dün yine ABD'nin Suriye'yi bölmeye çalıştığının altını çizmek zorunda kaldı. Gelişmeler bize ABD ile Türkiye/ Rusya/ İran üçlüsü arasında yeni bir ilişkiler dengesi kurulana kadar Suriye'deki mücadelenin artarak devam edeceğini işaret ediyor.
Unutmayalım ki Amerikan yönetiminin asıl hedefi bizi Suriye'de Rusya ve İran ile karşı karşıya getirmektir. Ne var ki bu senaryonun tutması çok zor. Zira Kremlin'den dün ABD'nin umutlarını yıkan bir açıklama daha geldi.
Moskova, Pentagon'un bütün sabotajlarına rağmen Türkiye, İran ve Rusya üçlüsü arasındaki ilişkinin çok dinamik olduğunu vurguladı.
Çünkü uluslararası ilişkilerde büyük güçlerin mücadelesi bir istisna olmaktan çok genel bir kuraldır.
İstisna olan, ABD'nin Soğuk Savaş'tan sonra yaptığı gibi bir süper gücün dünyayı tek başına domine etmeye çalışmasıdır.
Bu bağlamda şu sıralar Suriye özelinde dünya sistemi aslında kaostan normale dönüş sürecini yaşıyor.
Ve kuşkusuz bu sürecin en büyük kaybedeni yine ABD olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.