‘Beka günü’
Daha güçlü, daha müreffeh ve daha istikrarlı bir Türkiye için bugün yine sandıklara gideceğiz.
Kararımızı verirken aklımızdan çıkarmamamız gereken ilk prensip şu olmalıdır...
Küresel odaklar ile yerli taşeronlarının hedef tahtasındaki bir ülkeyiz.
Bakmayın siz insani yardım örgütü, medya organı, kültürel vakıf, düşünce kuruluşu, ekonomik analiz merkezi, demokratik platform, sivil toplum kurumu veya siyasi parti maskeleriyle arzı endam etmelerine...
Ya da isimlerinin FETÖ, PKK, YPG, SDG ve DEAŞ olmasına...
Hepsi de küfür gibi tek millettir.
Görünüşleri ve sıfatları farklı olsa da kimyaları aynı hedefleri ise Yeni Türkiye'dir.
Bu noktada küresel bir mücadelenin tam göbeğinde yer alıyoruz.
Zira bağımsızlığından taviz vermeyen Türkiye son 17 yıldır gösterdiği ezber bozan kararlılıkla bütün iç ve dış kirli senaryoları akamete uğrattı.
Eğer tarihi bilincimiz zayıfsa siyasi ve ekonomik hedefleri perdelenen her mücadele biçimi bizi ister istemez kültürel, mezhebi, etnik ve ideolojik çatışmaların tuzağına çekecektir.
Ancak milletimiz şimdiye kadar bu oyunlara gelmedi.
Emperyalist saldırılara karşı vicdanını iliklemeyen Türkiye filizlenen yeni küresel mimariyi iyi okuduğu için her zaman doğru kararlar verdi.
Ülkemizin bu medeniyet refleksi Batı'da jeopolitik kâbuslara yol açıyor.
Çünkü emperyal güçlerin 'ehlileştirdik' dedikleri Anadolu yeniden doğruldu.
Geçen yüzyılda Boğazlar, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'da yedi düvele karşı Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışıyla 'kesintiye' uğrayan mücadele ve Lozan Anlaşması ile 'rehin alınan direniş bilinci' bugün tekrar uyandı.
Bu uyanış tıpkı çekirdeğin bitkiye dönüşmesi gibi eşyanın ve tarihin doğasından gelen bir zorunluluktur.
Bunu gören emperyal ittifaklar köleleşmeye başkaldıran Türkiye'ye karşı işte bu yüzden eş zamanlı ve eş güdümlü şeytani stratejiler izliyor.
Aslında Kandil ve Pensilvanya'daki terör yuvalarıyla onların siyasi taşeronlarının aynı frekansta buluşması ya da Londra, Paris, Berlin, Şam, Dubai, Riyad, Kahire, Tel Aviv ve Washington'un Yeni Türkiye'ye karşı aynı hınçta birleşmesi bizi şaşırtmıyor.
Şaşırtıcı olan bu 'emperyal eskatoloji'den bir başarı beklenmesi.
Oysa ne yapsalar da kölelik sistemleri son bulacak.
Özellikle de Müslüman halklara kendi ülkelerinde özgür, müreffeh ve adil bir idarenin hayal olmadığını ispatlayan Türkiye örneğini boğamayacaklar.
Batı dünyası bu nedenle bugün bütün enerjisini İslam âlemine umut ve cesaret veren Anadolu'daki 'demokratik devrimi' öldürmeye ve onu Müslüman halklar için bir ilham kaynağı olmaktan çıkarmaya hasretmiş durumda.
Ancak bunun bilincinde olan milletimiz her sandıkta olduğu gibi yine demokrasi destanı yazacak.
Ve bekamıza kast edenlere hak ettikleri dersi layıkıyla verecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.