İdlib’de soykırıma ‘amen’ diyenler
Küresel siyasetin en önemli gündem maddesi haline gelen İdlib'de asıl mücadelenin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz denkleminde ağırlığı giderek artan Türkiye'yi sınırlamak olduğunu unutmayalım.
Bu nedenle İdlib krizi Rusya için her açıdan bir turnusol kâğıdı işlevi görüyor.
Kremlin'in tavrı daha şimdiden Türkiye ile inşa ettiği bölgesel ve küresel ortak vizyonu uzun vadede etkileyecek en kritik faktöre dönüşmüş durumda.
Dolayısıyla dünyanın dikkat kesildiği İdlib'de Rusya ve Türkiye arasındaki gerilimin bir yol ayrımına neden olup olmayacağı merak ediliyor.
Hatta kimi Atlantikçiler'e göre olası bir operasyon bölgesel bir savaşı bile tetikleyebilir.
Gerekçeleri ise Türkiye'nin operasyon çıkışına Kremlin'den gelen "Bu Suriye'de en kötü senaryo olur" yanıtı.
Bu senaryoya göre Suriye'de Türkiye'den uzaklaşan Rusya giderek İsrail, Suudi Arabistan ve BAE ile ortak hareket etmeye başlayacak ve kuzeydeki kazanımlarımızı yok etmeye çalışacak.
Görüldüğü üzere ülkemizin yeminli düşmanları Türkiye'yi by-pass ederek Suriye'nin geleceğini Tel Aviv, Riyad ve Dubai ile birlikte şekillendirmeyi planlıyor.
***
Diplomasi alanında ise Başkan Erdoğan ve Putin'in 21 Şubat'taki görüşmede İdlib'de çözümün Soçi Mutabakatı'nın tam olarak uygulanmasından geçtiğini belirtmesi önem arz ediyor.
Yani bazı odakların İdlib'i Şam'a İdliblileri de Türkiye'ye bırakma hinliği işe yaramayacak.
Ayrıca iki liderin İdlib krizini fırsata çevirmek isteyen AB ve ABD'nin fırsatçılığına izin vermeme konusundaki hassasiyetleri de fark ediliyor.
Rusya, Ankara'nın tepkisini ölçme provasının bile hesap edilenden çok daha fazla maliyete yol açacağını gördü. Zira Suriye'nin geleceğinde muhalefetin doğal temsilcisi konumundaki Türkiye'nin elini zayıflatmak öyle göründüğü gibi kolay değil.
***
Eğer bu dengeyi kaybederse en fazla zarar gören ülke bizzat kendisi olur.
Rusya da yerel halktan siyasi destek kazanamadığı için Suriye'de devlet terörüne başvuran ABD'nin konumuna düşerek bölgemizde elde ettiği 'meşru güç tekeli'ni kısa sürede yitirebilir.
Bu yüzden Moskova - Ankara arasındaki eşgüdüm ve üst düzey işbirliğinin İdlib özelinde yeniden tesis edilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Dolayısıyla Soçi Mutabakatı'na bağlılık her açıdan Ortadoğu'daki yeni sürecin de jeopolitik sigortasına dönüşücektir.
Çünkü Gezi'den bu yana devreye sokulan diğer projeler gibi Türkiye'yi İdlib'den kuşatma projesi de bir sonuç vermeyecektir.
İşte bu yüzden İdlib'de Esad'ın soykırım siyasetine 'amen' diyenlerin kaos tezgâhları çökmeye mahkûmdur. Kazanan yine bölgemizin real-politik dinamiklerine dayalı işbirliği seçenekleri olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.