Putin’in siyasi füzesi ‘Monroyev Doktrini’

Ukrayna'da ABD'nin 2013'te devreye soktuğu kaotik senaryo ülkenin parçalanmasıyla ve Kırım'ın ilhakıyla sonuçlandı. Yenilgiye rağmen güreşe doymayan ABD, Ukrayna'daki sorunu yeniden kaşımaya başladı. Bu kez yarayı kanatmaya kararlı görünüyor. Hatta kangrene dönüştürene kadar rahat durmayacağı anlaşılıyor.
Ne var ki Rusya bu kez çok ciddi. Eğer ABD ve İngiltere tansiyonu yükseltmeye devam ederse Ukrayna'nın tamamı yanında Baltık ülkeleri de yeniden Rusya'nın egemenliğine geçebilir.
Çünkü Atlantik dünyası hayal âleminde yaşıyor. Ne yükselen yeni dünyanın dinamiklerini kavrayabiliyor ne de bu dünyanın kurucu aktörleri konumundaki Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkelerin 'asabiyesi'ni hesap edebiliyor.
15 Aralık 2021'de Batı'ya ültimatom veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD ve NATO'nun elini Doğu Avrupa, Baltık, Kafkasya ve Orta Asya'dan çekmesini istedi. Bu konuda ABD'den yazılı güvence talep etti. Putin aksi halde "Yanıtımız çok farklı olabilir. Ne olacağı askeri uzmanlarımızın bana yapacağı tekliflere bağlı" çıkışında bulundu.

***

Rus liderin şakası yok. Aynı düşüncede olan Amerikalı akademisyen Josef Joffe, bu yüzden Putin'in ültimatomunu Monroe Doktrini'nden ilhamla 'Monroyev Doktrini' olarak niteliyor.
Nasıl ki ABD Başkanı James Monroe, 2 Aralık 1823'te Amerika kıtasının artık Avrupa'nın sömürgeleştirme isteklerine kapandığını ilan ettiyse Putin de kendi doktrini ile eski SSCB topraklarının artık Avrupa ve ABD için 'yasak bölge' olduğunu duyurdu.
1823'lerde Avrupa Napolyon savaşlarının bıraktığı enkaz ve devrimci isyanlarla boğuştuğu için yeni yeni palazlanan ABD'ye karşılık veremedi. Benzer şekilde her yerde hezimete uğrayan ABD liderliğindeki Batı'nın da şu an Putin'e karşılık vermesi çok zor.
Genel hatlarıyla Putin, Hazar'dan Baltık'a uzanan bölgelerden Batı'nın tamamen çekilmesini istiyor. Bu bölgeyi 15 Aralık ültimatomuyla bir bakıma "Rusya'nın yaşam sahası" ilan etti. NATO'nun 1997 sınırlarına dönmesini, genişlemesini durdurmasını ve eski Varşova Paktı ülkelerindeki füze sistemlerini sökmesini talep ediyor.

***

Rus liderin üst perdeden konuşmasının elbet haklı askeri sebepleri bulunuyor. Olası bir Ukrayna veya Baltık ülkeleri işgalinde ne ABD ne de NATO'nun Rusya'yı durdurabilme kapasitesi var. ABD'nin farklı Avrupa ülkelerine dağılmış asker sayısı 60 bin civarında. NATO'nun Ukrayna'yı 'savunmak' için ayırdığı güç ise 4 bin 500 askeri bile bulmuyor. Rusya'nın askeri üstünlüğü karşısında ABD ve NATO'nun hiçbir şansı yok.
Bu nedenle ABD ve müttefikleri sadece retorik cambazlıkla yaklaşan kıyameti savuşturmaya çalışıyor. İngiltere tanksavar füzeleri gönderme dışında bir şey yapamazken ABD'nin çene kavafı siyasileri de manipülatif açıklamalarla kuyruğu dik tutmaya gayret ediyor.
Çünkü ABD'nin derdi Ukrayna veya Baltık ülkelerini savunmak değil. Oyun açık. ABD gerginliği tırmandırarak kaosu küreselleştirmeyi hedefliyor. Böylece Ukrayna krizini önce Rusya ve Batı arasında bir çatışmaya sonra da bunu bir NATORusya savaşına dönüştürmeyi planlıyor.
Ne var ki ABD'nin Ukrayna üzerinden ikinci bir Soğuk Savaş senaryosunu hayata geçirmesi çok zor. Zira ne ABD eski ABD, ne Rusya eski Rusya, ne Çin eski Çin, ne Avrupa eski Avrupa, ne de Türkiye eski Türkiye...
Ne yaparsa yapsın ABD bu saatten sonra Rus nüfuz sahalarında barınamaz. Mecburen evine dönmek zorunda kalacak. Dünyanın gidişatı ve Putin'in 'Monroyev Doktrini'nin kararlılığı bunu gösteriyor.