
İsrail’in hamisi BM’den gülünç bir rapor daha!
İsrail'in Gazze'ye yönelik sistematik ve barbar soykırım saldırılarına karşı şimdiye kadar kınanama dışında hiçbir şey yapmayan ve yapamayacağı da bilinen Birleşmiş Milletler (BM) yerle bir olan itibarını kurtarmak için son zamanlarda rapor üstüne rapor yayımlıyor.
BM'nin işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen suçları araştıran 'Bağımsız' Uluslararası Soruşturma Komisyonu, hazırladığı son raporunda Siyonist terör rejiminin Gazze'deki bebek, çocuk ve kadınlara yönelik vahşi katliamlarını yarım ağızla da olsa tescilleyen ifadeler kullanmış.
Zira daha önceki raporlarda sürekli olarak İsrail'in 'soykırımı çağrıştıran suçlar' işlediğine dair emarelerden ve eylemlerden bahsedilerek sömürgeci rejimin katliamları perdeleniyordu.
Şimdi ise raporu hazırlayan BM komisyonunun başkanı Navi Pillay, İsrail'in Gazze'de on binlerce çocuğu sistemli şekilde kasten öldürmek veya sakat bırakmak için maksimum zarar vermeyi hedefleyen topyekûn bir yok etme stratejisi izlediği sonucuna vardığını söylüyor.
***
Çünkü BM'nin her tür diplomatik desteği verdiği ve hesap sormaya cüret edemediği terör devleti İsrail, insanın aklına gelen ve gelmeyen her tür vahşeti Filistinliler üzerinde denemiş bir barbar rejimdir.
BM şimdi kalkmış bu suçlar sanki yeni işleniyormuş havası oluşturmaya çalışıyor. Küresel kamuoyunu yanıltıyor. İsrail'in kolektif barbarlığını tarihsel bağlamından koparıp soykırım suçunu kişiselleştirerek aklamaya çalışıyor.
İsrail devleti ve Siyonist rejim yerine günah keçisi olarak karşımıza Gazze Kasabı Binyamin Netanyahu ile savaş kabinesinin seri katil ruhlu üyelerini çıkarıyor.
Oysa bu suçun asıl sorumlusu BM'nin bizzat kendisidir. BM'nin temsil ettiği sadist dünyadır. BM'nin güç, imtiyaz ve dokunulmazlık verdiği devletlerdir.
***
BM 29 Kasım 1947'de aldığı kararla Filistinlilerin devletini ve vatanını ikiye böldü. BM iki yıl sonra da İsrail Devleti'ni tanıdı. Bu kartografik, jeopolitik, coğrafik ve demografik sakatlamaydı. 1967'de Filistin'i Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs diye üçe bölüp sakatlamayı derinleştirdiler. Dönemin Başbakanı Golda Meir, 1969'da "Filistinliler diye bir şey yoktur" diyerek yerinden edilmiş 700 bin Filistinliye 'mevcut olmayanlar' adını verdi.
Ardından İsrail terör devleti Filistinlilerin arazilerine el koyup evlerini yıkmaya ve zeytin ağaçlarını sökmeye başladı. Bu da topografik sakatlama aşamasıydı. Peşinden Arapça şehir adları İbranice adlarla değiştirildi, Utanç Duvarı inşa edilerek İsrail ve Filistinlilerin kullanımı için ayrı yollar yapıldı.
Unutmayalım ki İsrail'in tarihi aynı zamanda BM'nin de barbarlık tarihidir. BM'nin 1948'de onay verdiği Filistin'in parçalanması kararı İsrail'in kuruluşundan bu yana izlediği en sistematik stratejidir.
BM ve İsrail'in 76 yıldır ortaklaşa sürdürdüğü bu barbar soykırım, parçalama ve sakat bırakma projesi dünya için 7 Ekim 2023'ten sonraki saldırıların ardından daha yeni yeni görünür hale geldi.
Bu bağlamda BM ve temsil ettiği sistem, bu barbar soykırımın en büyük destekleyicisidir. Şimdi kalkmış on yıllardır devam eden sistematik vahşeti hem sanki daha yeni oluyormuş gibi hem de yine yarım ağızla dile getiriyorlar. Hadi ordan!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.