
Netanyahu da Bush’un hezimetiyle karşılaşacak
Gazze'de Hamas'a diş geçiremeyen İsrail ve ABD'nin Lübnan ve olası bir İran cephesinde başarılı olması çok zor. Nitekim İsrail ve ABD daha önce de Lübnan'daydı. 1967 İsrail- Arap Savaşı'ndan sonra Lübnan'a sığınan 800 bine yakın Filistinli burada Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) kurdu ve İsrail'in Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'ü işgaline karşı Lübnan'da üslenerek vatanlarını savunmaya başladı.
Siyonist rejim FKÖ'yü ortadan kaldırmak amacıyla 1982'de Lübnan'ı başkent Beyrut'a kadar işgal etti. Ancak İsrail'in Lübnan'ı işgali ve FKÖ'ye saldırıları bu kez Hizbullah'ın ortaya çıkmasına yol açtı.
FKÖ'nün merkezini Beyrut'tan Tunus'a taşımaya zorlayan İsrail sınırda bir güvenlik bölgesi oluşturdu fakat Hizbullah'ın sert direnişiyle karşılaştı. İsrail'in kayıpları artınca dönemin başbakanı Ehud Barak 2000'de tek taraflı olarak Lübnan'ın güneyinden geri çekildi.
İsrail, Hizbullah'ı yok etmek amacıyla 2006'da Lübnan'ı yeniden işgal etti. Fakat amacına ulaşamadı. BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını kabul eden İsrail böylece Hizbullah'ın zaferini tescillemiş oldu.
***
Ne var ki İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu kez başarılı olacağına inanıyor. Yahudi lobisinin ABD yönetimi üzerindeki etkisine güveniyor. Netanyahu bu içi boş özgüvenden dolayı Gazze'de ve Lübnan'da savaş normlarını, uluslararası hukuku, BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını ve Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırım uyarısını görmezden geliyor.
Son dönemde İsrail çağrı cihazı saldırılarıyla, Hasan Nasrallah ile birlikte örgütün üst düzey liderliğine yönelik suikastlar ve örgütün cephaneliğine verdiği zararlarla büyük sükse yaptı. Fakat geniş bir coğrafyaya yayılan, toplumsal, askeri ve siyasi alanda bölgesel ve küresel lojistiğe sahip Hizbullah'ı geriletmek öyle kolay değil.
***
Haliyle Hizbullah hem Rusya ve Çin gibi revziyonist güçlerin hem de İran'ın İsrail ve ABD'ye karşı geliştirdiği 'direniş ekseni'nin kilit bir unsuru.
Dolayısıyla İsrail'e atılan balistik füzeler Moskova, Pekin ve Tahran'ın Lübnan'ı kaderine terk etmeyeceğini gösteriyor. Türkiye başta olmak üzere Netanyahu'nun da eski ABD Başkanı George W. Bush gibi Ortadoğu'yu kendi fantezisine göre düzenlemesine küresel ve bölgesel aktörler izin vermeyecektir.
Netanyahu da Bush'un hezimetiyle karşılaşacak. Küresel ve bölgesel aktörlerin bu kararlılığını gören ve sütten ağzı yanan ABD bu nedenle yoğurdu bile artık üfleyerek yiyor. Zira bu sefer de hiçbir şeyin farklı olmayacağını görüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.