BERCAN TUTAR BERCAN TUTAR
20 Mart 2025, Perşembe

Bir ‘Eko-sistem’in ibretlik serencamı

Türkiye'nin en büyük, dünyanın ise sayılı mega kentlerinden İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çevresindeki bazı kişiler terör, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları kapsamında gözaltına alındı. Bu sürpriz gelişme kuşku yok ki ülkemizin kısa, orta ve uzun vadeli rotası üzerinde etkilere yol açacaktır. Bu bağlamda İstanbul'daki soruşturmaya iç siyasi dengelerin merceğinin yanı sıra dış siyasi yansımaların prizmasından da bakmakta fayda var.
Çünkü günümüz ulusal stratejilerini en çok darboğaza sokan olgulardan biri devasa ekonomik, kültürel ve bazen de jeopolitik güce sahip olan İstanbul gibi mega kentlerdir.
Uluslararası düzeyde çok kutupluluktan bahsedilen bir dönemde iddia sahibi ülkelerin küresel ve bölgesel dinamizmini frenleyen faktörlerin başında mega kentler eksenli yeni meydan okumalar geliyor. Bu gerçeğin dünyayı da bir ahtapot gibi sardığını unutmayalım.
Geçen yıl Lacivert dergisinin Mart sayısında yayımlanan "Küresel ve ulusal siyasette büyük şehirler sorunu" adlı yazımda bu eğilime dikkat çekmeye çalıştım. Zira İstanbul ve Ankara gibi ulusal ve küresel nüfuza sahip kentlerdeki seçimler her ne kadar mahalli görünse de mahiyet olarak ulusal bir etkiye sahip. Bu nedenle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş örneklerinde de görüldüğü üzere sandıklardan zaferle ayrılanlar mahalli seçimlerden ziyade ulusal seçimleri kazandıkları zehabına kapılır.

***

Zira ABD başta olmak üzere dünyada birçok ülke metropolitan bir evrene dönüşüyor. Bunun nedeni de nüfus ve ekonomik aktivitenin artık büyük şehirlerde ve çevre bölgelerde yoğunlaşmış olmasıdır.
Dolayısıyla bir metropolitan olarak bütçesi 7 bakanlıktan ve diğer birçok önemli ulusal kurumdan daha fazla olan İstanbul, bu ekonomik gücü yanında demografik ağırlığıyla da ulusal siyasetin rotasını belirlemede adeta lokomotif konumunda.
Dünyada İstanbul gibi 44 mega kent var. Bir bakıma küresel ve ulusal siyaset ile ekonomi, BM'ye üye 193 ülkeden ziyade bu metropoller ile hinterlantları üzerinden dönüyor. Haliyle üretim ilişkileri, ekonomik ciroları ve sahip oldukları siyasi ihtirasları açısından metropalitanizmin temsil ettiği yeni meydan okumalar çoğu devletin ulusal stratejilerini sorgulayan bir trende dönüşüyor.
Kuşku yok ki sosyo-ekonomik faaliyet mega şehirlerde yoğunlaştıkça bu şehirlerin ülke siyasetindeki ağırlığı da artıyor. Fakat asıl sorun bu gücü elinde tutan mahalli belediye başkanlarının kendilerini ülke lideri gibi görmeye başlaması ve merkezi hükümeti 'bypass' ederek emperyalist merkezlere kendini ulusal bir aktör diye pazarlamaya çalışmasından kaynaklanıyor.

***

Dünyadan farklı olarak Türkiye'de nükseden bu güç ve güçlük ister istemez siyasi kutuplaşmayı artırıyor. Zira diğer küresel mega kentlerle merkezi hükümetler arasında açılan makas daha çok ekonomik kalkınma ile mekânsal kutuplaşmaya endekslidir. Bizde ise ulusal bir başkaldırı işlevi görür bu makas. Makası elinde tutanlar ülkenin siyasi iktidarına karşı ekonomik, sosyal ve ideolojik bölünmeleri derinleştirmeye çalışır.
Haliyle bizdeki mega şehirlerin belediye başkanları, enerji ve kaynaklarını kentlerinin kalkınmasına harcamak yerine ulusal hırsları için israf eder. Bunlardan biri de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu. Mahalli sınırlarını aşıp merkezi hükümete meydan okumaya başladı.
Ve geldiğimiz aşamada önceki akşam sahte olduğu için üniversite diploması iptal edildi. Ardından da cumhurbaşkanı olmayı beklerken dün sabah gözaltına alındı. Şimdi 'Eko-sistem' adlı bir suç örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanıyor. Nereden nereye? Her açıdan ibretlik bir serencam. Bakalım nasıl sonuçlanacak?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bercan Tutar | Bir 'Eko-sistem'in ibretlik serencamı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.